9 Şubat 2012 Perşembe

Yeni Tiyatro Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Erbil Göktaş diyor ki:

COŞKUN BÜKTEL'E YANIT!...


Erbil Göktaş
9 Şubat 2012


"Sevgili Coşkun" demeyeceğim tabii ki, çünkü bir "nezaket hitabı olarak söylenen" bu sözcüğe yakışmayacak bir üslup içerisindesin ama ben nezaketimi bozmadan sana "teknik" bilgileri vereyim de sen de yaptığın yanlışı düzelt... Coşkun ya da Coşkun Büktel, söyleşinin tamamı, A4 kağıdında 22 sayfa tutmuştur. Bunun 2 sayfası çay kahve içerken, fotoğraf çekilirken yapılan gereksiz konuşmalardır ki sadece onlar ve yarım sayfa kadar olan ve seninle tartışmak istemeyen eşimi ilgilendiren bölüm budanmıştır ki, bu bölümü kullanmayacağımı sana da Hilmi'ye de defalarca söyledim. Yani söyleşinin yüzde 95'i yayınlanmıştır. Elinizdeki kayıtlara bakmadan, kontrol etmeden beni "faşistlik"le suçlamanı kabul etmiyor, gerekli kontrolü yapıp acilen "özür" dilemeni bekliyorum. İkincisi, söyleşinin yüzde doksan beşini, 2 bölümde yayınlayacağım derken 56 sayfa olan dergiyi 64 sayfaya çıkardım ve 250 bin lira ek masraf yaptım, çünkü 4-5 bölümde bölük pörçük yayınlamaktansa 2 bölümde derli toplu yayınladım, bence böylesi daha anlaşılır oldu, evet daha fazla masrafa girerek yaptığım bu uygulamada "sansür", "faşistlik" ya da "arkadan vurma" yoktur, asıl sen ne olduğunu, ne kadarının yayınlandığını bilmeden yargısız infaz yapıyorsun, işte söyleşinin tamamı elinizde kontrolünü yap, ondan sonra konuş; ayrıca ben kimseden talimat almam, senden de almadığım gibi; aceleyle yaptığın bu açıklamanı, aynı acelecilikle düzeltmeni bekliyor, "nezaket" dolu günler ve geceler diliyorum.


GECİKEN ADALET, ADALET DEĞİLDİR!!!      
  
Coşkun Büktel, sen başkalarını "utanmazlıkla" suçlayacağına o megolamanine tavan yaptıran "Theope" yazarına yakışan bir biçimde söyleşilere, tartışmalara hazırlıklı gel; kabul et ki "Theope"yi 7 senede yazdın; ama tartışmaya hiç hazırlık yapmadan geliyorsun; "Nasıl olsa ben 'Theope' yazarıyım, söyleyecek bir şeyler bulurum", diye düşünüyorsun, ancak tartışmada söylenecek, konuşulacak başlıkları çıkarıp, ona göre hazırlık yapman gerekiyor; zaten Hilmi Bulunmaz'da  da bulunan kaydı deşifre ettiğinde bu durumu hayretle, dehşetle ve utanarak göreceksin. O zamana kadar da özür dilemediğin, düzeltme yapmadığın ve bunları da sitende yayınlamadığın için, sevgili okurların dezenforme, misenforme olmakla kalmayacak, sana olan güvenlerini de yitireceklerdir. Ben, Hilmi Bulunmaz'ın "beraat" haberini, bir sayfa haberle de geçiştirebilirdim, ancak on bir sayfa söyleşi yaptım; iki sayıdır da kapaktan verdim; sen kalkıp okurlara "bu dergiyi almayın" diyorsun; Yeni Tiyatro'ya da, Erbil Göktaş'a da haksızlık yapıyorsun; bu haksızlığın bir an önce  farkına varıp gereğini yapmanı bekliyorum. Çünkü geciken adalet adalet olmayacağı gibi, "hakikat" de bu tavırdan büyük yara alacaktır.


***

Ayrıca bakınız: 
Büktel, Erbil Göktaş'ı "gayrıinsani faşist bir sansürcülükle" suçladı!