13 Mayıs 2012 Pazar

Hilmi Bulunmaz LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'yı çok sert yanıtladı...

Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, oğlu Cemal Bulunmaz'la birlikte Brezilya'daki bir tiyatronun galerisinde.

Hilmi Bulunmaz
13 Mayıs 2012

LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın "Devlet Desteği Alan Tüm Tiyatrolara ve Tiyatro İnanlarına: Hilmi Bulunmaz Hakarette Sınır Tanımıyor" başlıklı kışkırtıcı yazısını okur okumaz "YANITI MUTLAKA, AMA MUTLAKA ÇOK SERT VERİLECEKTİR!" başlığını atarak, bu kışkırtıcı yazıyı sitemize derhal taşımıştık. Bunun birincil nedeni, LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın bu yazıyı (da) sileceği yönündeki kuşkumuzdu. Ancak, şimdiye dek, onlarca yazısını silen LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, bu yazısını silmeyi unutmuş yada doğru bulmamıştı. Biz de, söz verdiğimiz gibi, bu kışkırtıcı yazıyı yanıtlıyoruz. Tabii ki, bu yazıyı yanıtlama yöntemimiz, hemen hemen her zaman yaptığımız gibi, "diyalog" biçiminde olacaktır...

Demirkanlı - Devlet Desteği Alan Tüm Tiyatrolara ve Tiyatro İnanlarına: Hilmi Bulunmaz Hakarette Sınır Tanımıyor

Bulunmaz - Henüz bir yazı başlığını bile doğru dürüst yazmaktan yoksun bir fani olduğu için, LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın "Tiyatro İnsanlarına" diye yazması gerekirken, neden "Tiyatro İnanlarına" diye yazdığının hesabını sormayı pek düşünmüyorum. Çünkü, LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, yanlış değil, doğru bir yazı yazdığında haber değeri olur.

Bir kere şunu düzeltmekte yarar var: Ben, "Devlet Desteği Alan Tiyatrolar" demiyorum, "Kültür Bakanlığı çanağı yalayan tiyatrolar" diyorum. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nde benden başka herhangi bir kişi, "Kültür Bakanlığı çanağı" tanımını kullanmadığı gibi, benim gibi devrimci bir mücadele anlayışıyla, "Kültür Bakanlığı çanağı" yalanmasına asla ve kesinlikte karşı çıkmayı alışkanlık hâline getirmiş değil. Çünkü, tiyatro esnafının bütününde, hepsinde, tamamında, tümünde, bir gün gelir bu çanak kendilerine de yalatılır anlayışı, beklentisi, cezbediciliği, kuyruk sallayıcılığı, olasılığı, umudu var.

Demirkanlı - Tiyatro… Tiyatro… Dergisi'nin son sayısının kapağında yer alan, Dostlar Tiyatrosu'nun oyunu "Ben Bertolt Brecht" oyunundaki fotografı ortaya kadar yırtıp, parmağını kullanarak, değerli oyuncu Tülay Günal'a yönelik tacizkâr bir resim çektirip yayımlamış.

Bulunmaz - "Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin son sayısı" deme kardeşim. Ağzından yel alsın. "Son sayı" dediğinde, gerçekten "son sayı" olabilir. Ona "son sayı" değil, yeni sayı denir yada o ay hangi sayı çıkmışsa, ayını da belirtip, o sayının rakamını vermelisin. Yayıncılık işleri, öyle AKP'li Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın borazanı olmaya benzemez.

Hemen şunu da belirtmekte yarar var: "Ben Bertolt Brecht" oyun moyun değil; belki, sadece etinden, götünden, sütünden, yününden yararlanılmış kimsesiz bir koyun olabilir. Bir gösterinin oyun olabilmesi için, o gösterinin dramatik bir kurgusu olması gerekir. Ancak sen, Fenerbahçe-Galatasaray arasında oynanan şampiyonluk maçında sahada bir oraya bir buraya savrulan meşin yuvarlağın adını bilmediğin için olsa gerek, o meşin yuvarlağı bomba sanıp, en yakın karakola ihbar edebilirsin. Bana bak canım kardeşim, LİNÇÇİ Dostlar Tiyatrosu'nun LİNÇÇİ patronu Genco Erkal, telif ödememek, kolayca izleyiciyi ajite etmek, tek kişilik dev prodüksiyonlar yaparak Kültür Bakanlığı çanağı yalamak için ve daha bir sürü nedenlerle sana, size, tiyatro izleyicisine, AKP'li Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'a "Ben Bertolt Brecht" gibi gösterileri, oyun diye yutturuyor. Sana, size, tiyatro izleyicisine ve Kültür Bakanlığı çanağı yalatan AKP'li Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'a afiyet şeker olsun canım kardeşim!

Ayrıca "...oyunu 'Ben Bertolt Brecht' oyunu..." ifadeni de, önce hemen bir posta ve ardından sabaha bırakarak ikinci posta seveyim canım kardeşim.

Ben, sana göre "değerli", bana göre beş para bile etmez Tülay Günal'la, benim herhangi bir işim yok. Ben, senin LİNÇÇİ dergine ve LİNÇÇİ Dostlar Tiyatrosu'na yönelik bir harekette bulundum. Tülay Günal'a yönelik herhangi bir tacizde bulunmadım. Ben "resim çektirmedim", fotoğraf çektirdim. Ben, beş para bile değeri olmayan Tülay Günal'ın kişilik haklarına yönelik herhangi bir saldırıda bulunmadım. Ben, senin LİNÇÇİ dergine ve LİNÇÇİ Dostlar Tiyatrosu'na eleştirel saldırıda bulundum.

Demirkanlı - Resmin altına da, eylemini destekleyen, açıklayan şu satırları eklemiş: "LİNÇÇİ Dostlar Tiyatrosu'nun patronu, sosyalist sanatçılar Aziz Nesin, Bertolt Brecht, Nâzım Hikmet'in dejeneratörü, LİNÇÇİ Genco Erkal'ın da sürekli olarak yaladığı Kültür Bakanlığı çanağını kırdırmayı başaran yegane kişi Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz,

Bulunmaz - Bu nasıl bir resim? Akrilik mi, guaj mı, sulu boya mı, yağlı boya mı? Ben, fotoğrafın altına, hangi eylemimi destekleyen satırlar döşenmişim? Ne var bu eklemede? Evet, "Kültür Bakanlığı çanağını kırdırmayı başaran yegane kişi" benim. En yakınımdaki tiyatrocular bile, bu konuda kıllarını kıpırdatmadılar, kıl dönmesi yaşayan dönme tiyatrocular, benim kavgamın içerisine asla ve kesinlikle girmeye bir nebze olsun cesaret edemediler. Ben bu kavgamda hep yalnız kaldım ve hep mücadele ettim. Ama, tek başıma da olsa, Kültür Bakanlığı çanağını kırdırmayı başardım...

Demirkanlı - LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ndeki LİNÇÇİ Genco Erkal'la Tülay Günal'ın gayet sıkı fıkı bir biçimde çektirmiş oldukları kapak fotoğrafının tam orta yerine işaret parmağını yerleştirmeyi zorunlu bir hareket olarak gördü! (Fotoğraf: Cemal Bulunmaz)

Bulunmaz - Evet, yukarıdaki sözleri ben yazdım. Benim yazdığımı asla silmediğimi, tükürdüğümü kesinlikle yalamadığımı, sen, ben, bizim oğlan, örnekse Nihat Haluk Bilginer, bekçi, polis, mübaşir, savcı, yargıç, yargıtay üyeleri hepsi bilir. Evet, yukarıdaki sözlerimi bir kez daha yineliyorum:

"LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ndeki LİNÇÇİ Genco Erkal'la Tülay Günal'ın gayet sıkı fıkı bir biçimde çektirmiş oldukları kapak fotoğrafının tam orta yerine işaret parmağını yerleştirmeyi zorunlu bir hareket olarak gördü! (Fotoğraf: Cemal Bulunmaz)"

Demirkanlı - Bu ahlak dışı, insanlık dışı tavrı şiddetle kınıyor, maille ihtar etmemize rağmen bu tacizkar tavrını sürdüren şahsa, yasal yollara başvurulacağı bildirilmiştir.

Bulunmaz - Ben, benim bu dürüstçe, mertçe, yiğitçe tavrımın ahlâk dışı bir tavır olduğunu değil, senin ve senin gibilerin AKP'li Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın dizi dibinden bir milim bile ayrılmamanızın ahlâk dışı tavır olduğunu düşünüyorum. Ben, benim bu dürüstçe, mertçe, yiğitçe tavrımın insanlık dışı olduğunu değil, senin gibilerin, benim sanatsal ifade olanaklarımı ilelebet ilga ve imhâ etmek için (iftira da içinde olmak üzere) başlatmış olduğunuz LİNÇ KAMPANYASI ahlâksızlığı olduğunu düşünüyorum. Ben, senin ve senin gibilerin ahlâka, insanlığa çok uzak olduğunuzu bildiğim için, elimden geldiği kadarıyla, seni şiddetle kınamamaya çalışıyorum. Çünkü sen, çok büyük bir çaba da göstermiş olsan, asla ve kesinlikle normal bir insan gibi davranamazsın, normal bir insan gibi yaşayamazsın, normal bir insan gibi yazı yazamazsın. 

Daha önceleri de defalarca söylediğim, defalarca vurguladığım, defalarca altını çizdiğim ve defalarca uyguladığım gibi, bana maille gönderilmiş ihtarnameleri, noter onaylı ihtarnameleri alır almaz, onları neredeyse hiç okumadan, onlarla kıçımı sildikten sonra tuvalete atıp, derhal sifonu çekiyorum. Sana ve senin gibi kişilere, bir kez daha belirtmiş olayım; bana yasal yollara başvuracağınızı söyleyerek, beni tehdit etmeyin, beni savcılığa ânında, birdenbire, derhal, hemen, ivedilikle, şimdi, şu ânda şikâyet edin!

Demirkanlı - Tavrını değiştirmeyen bu kişi için hukuk yollarına başvurulacaktır.

Bulunmaz - Çok da ipimde... Çok da tikimde... Şimdiye kadar başvurdunuz da ne oldu? LİNÇÇİ Ömer Faruk Kurhan karşısında, hem de bilirkişi raporu destekli BERAAT ettim. Senin karın ve patronun LİNÇÇİ Gülhan Avşar Demirkanlı, beni savcılığa şikâyet edip, beni duruşmalara davet ettirmesine karşın, savcılık iddianamesi de, duruşmalardan sonra ellerimize tutuşturulan ruhsuz "gereği düşünüldü" duruşma tutanakları da, karın ve patronun LİNÇÇİ Gülhan Avşar'ın elinde kaldı! Haluk Bilginer'le senin karşında ceza aldığım davaların ikisi de, rastlantıya bakın ki, aynı mahkemeydi: İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi!!!

Demirkanlı - Özel Tiyatrolara Ağza Alınmayacak Küfürler

Bulunmaz - Sana ne? Sana giren çıkan herhangi bir kazanç yada kazançsızlık mı var? Özel tiyatrolar Kültür Bakanlığı çanağı yaladıkça, sana reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) mı veriyorlar? Yada, hiç sanmıyorum ama, el altından avanta mı veriyorlar? Sana ne? Kültür Bakanlığı çanağı yalayan bu tiyatrolardan biri bile bana karşı küçücük bir eleştiri getiremiyor. Oysa ben, yaklaşık olarak yirmi yıldır onların nasırına basarak, âdeta Kültür Bakanlığı çanağını kırıyorum. Neden sustular, neden susuyorlar, neden susacaklar? Korktular mı, korkuyorlar mı, korkacaklar mı? Bir gün yasal süreç başlar da, aslında hiç de yönetmeliğe uygun olarak almadıkları avantalar nedeniyle yargılanacaklarından mı korktular, korkuyorlar, korkacaklar? Yeşil sermaye temsilcisi AKP'lilerin Kültür Bakanlığı çanağına biraz daha çomak sokacağından mı korktular, korkuyorlar, korkacaklar? Benden, halkımdan, tüyü bitmemiş yetimden korkmadınız da, korkmuyorsunuz da, korkmayacaksınız da, AKP'den mi korktunuz, korkuyorsunuz, korkacaksınız?

Demirkanlı - Asıl mesleği kuyumculuk ve elmas kalemleri uluslar arası ticareti olan Hilmi Bulunmaz, kendisi de 2 kez aynı destekten yararlanmış olmasına rağmen, bu konuda tacizkar tavırlarını sürdürmekte, devlet desteği alan özel tiyatroları kabından mama yiyen köpek olarak resmetmekte, bu tacizleriyle yetinmeyip, Devlet Desteği alan özel tiyatrolara şu küfürleri de internet ortamının sağladığı olanaklarla yapabilmektedir.

Bulunmaz - Ben, 1990-91 yıllarında Kültür Bakanlığı çanağı yaladım ve çok pişmanım. Bu pişmanlığımı, "bok yemek" diye tanımlamıştım, yine öyle tanımlıyorum. Ben, bok yedim, benim dışımdaki bok yiyenlere afiyet olsun. Sen, siz, yani 1100 kişilik kişiliksiz alçak kişi, benim hiçbir zaman için iftiracı olmayan tavrımı bilmenize karşın, Coşkun Büktel'e iftira atan LİNÇÇİ Prof. Dr. Özdemir Nutku'ya yardım yataklık etmek için, bana iftira atacak kadar alçaldınız ve bunun yanı sıra, beni, egemenlerin önüne atarak, benim sanatsal ifade olanaklarımı ilelebet ilga ve imhâ etmek istediniz. Ancak, bendeki devrimci mücadele azmi, seni ve senin gibi 1100 kişilik kişiliksiz alçağı alaşağı etti. Benim yargılanmam, yargılmam sonucu ceza almam, inanın benim hiç umurumda değil. Çünkü ben, haksızlıkların yasalarla korunduğu bir ülkede, sizin yaptığınız gibi, ikide bir "SAYIN HAKİMİM, SAYIN HAKİMİM, SAYIN HAKİMİM" diyerek ellerimi önümde namaz kılar gibi birleştirmiyorum. Ben, hangi cezayı alırsam alayım, sizin karşısınızda dimdik durdum, dimdik duruyorum, dimdik duracağım. Çünkü ben, bekçilerin, polislerin, mübaşirlerin, savcıların, yargıçların sizin gibi insanların hukukunu korumasına asla ve kesinlikle şaşmıyorum. Bekçilere, polislere, mübaşirlere, savcılara, yargıçlara siz güveniyorsunuz, ben değil. İlk önce siz beni mahkeme koridorlarına tutsak ediyorsunuz, ben değil.

Demirkanlı - "Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, kendisinin, halkın ve tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle beslenen Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı'nı kafaya alarak, yıllarca Kültür Bakanlığı çanağı yalayan alçaklara, beceriksizlere, cahillere, çaresizlere, dangalaklara, eblehlere, fırsatçılara, gebeşlere, hıyarlara, orospu çocuklarına, pezevenklere, puştlara, şerefsizlere, zavallılara karşı, tek başına çok büyük bir mücadele verdi ve şimdilik kaydıyla, kendisinin, halkın ve tüyü bitmemiş yetimin hakkına yedirmemeye başladı." sözleriyle, küfürde de sınır tanımadığını tekrar kanıtlamıştır.

Bulunmaz - Ben, her zaman için, söylediğim her sözün sonuna kadar arkasındayım. Ben, yazdığım herhangi bir yazıyı, korku boku Selanik nedeniyle silecek kadar alçak, silecek kadar beceriksiz, silecek kadar cahil, silecek kadar çaresiz, silecek kadar dangalak, silecek kadar ebleh, silecek kadar fırsatçı, silecek kadar gebeş, silecek kadar hıyar, silecek kadar orospu çocuğu, silecek kadar pezevenk, silecek kadar puşt, silecek kadar şerefsiz, silecek kadar zavallı değilim.

Demirkanlı - Hakkında çok sayıda dava açılmasına, açılan davalarda mahkum olmasına rağmen bu tacizkar tavrından vazgeçmeyeceği anlaşılan bu şahsa karşı Hukuk (Tazminat) davaları da açılmaya başladı.

Bulunmaz - Hani nerede? Kim açmış? Ne zaman açmış? Hangi mahkemede açmış? Almanya, Arjantin, Brezilya, Fransa, İtalya, İsviçre, Kenya, Tanzanya'da mı açtınız? Yıllar önce zavallı LİNÇÇİ Ömer Faruk Kurhan'a 26 Haziran 2010 tarihinde, yani yaklaşık olarak iki yıl önce açtırmış olduğunuz ve asla sonuçlanmayan 25.000,00 TL'li tazminat davası dışında herhangi bir tazminat davası açtınız da ben neden duymadım?

Demirkanlı - Özel Tiyatrolara Devlet Desteği'nden yararlanan ve galiz küfürlere muhattap olan tiyatro insanlarına Dergimiz Hukuk Danışmanı tarafından destek verilecektir, hukuksal destek almak isteyen tiyatrolar bizi arayabilir.

Bulunmaz - Neden açamıyorlar? Neden korkuyorlar? Kültür Bakanlığı'nın da müdahil olup, aldıkları avantaların hesabının bir gün mutlaka sorulacağından mı korkuyorlar? Neden açamıyorlar? Neden korkuyorlar? Neden?! Neden??!! Neden???!!!