14 Temmuz 2013 Pazar

Bulunmaz kararını beğenmediği 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne de karşı!

YARGITAY İLGİLİ DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE

İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NA

DOSYA NO: 2010/278

YARGIÇ: NESRİN KAYA 26052
KÂTİP: MELEK KAR 96215

TEMYİZ VE SÖZLÜ SAVUNMA İSTEMİNDE
BULUNAN SANIK: HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ
DAVACI: ÖMER FARUK KURHAN
VEKİLİ: Eyyüp Fırat Kuyurtar - İnan Yılmaz - Uğur Demirci Tosun

KONU: İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıçlığı'nca alınmış 14/06/2013 gerekçeli karar tarihli ve benim aleyhimdeki mahkumiyet kararı tarafıma tebliğ edilmiştir. Bu dosyanın yasal süresi içinde benim lehime karar verilmesini arz ve talep etme dilekçemin tam sunumudur.

ZAMANDİZİNSEL AÇIKLAMALAR:

1 - Burak Caney adlı sanal bir kişi olmasına karşın, tiyatro dünyasını en az, tıpkı Ömer Faruk Kurhan kadar bilen biri, İnternet ortamının henüz denetim altına alınamadığı ve 4 Mayıs 2007 tarihinde TBMM'de kabul edilerek 23 Mayıs 2007 Çarşamba günkü 26530 Sayılı Resmî Gazete'de yayınlanabilen 5651 Sayılı "İN­TER­NET  ORTAMIN­DA YA­PI­LAN YAYIN­LA­RIN DÜZENLENME­Sİ VE BU YA­YIN­LAR YO­LUY­LA İŞ­LE­NEN SUÇLAR­LA MÜ­CA­DE­LE EDİL­ME­Sİ HAKKIN­DA KA­NUN" içeriği metninin toplumsal olarak içselleştirilmediği süreçte,
"BİRİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" tanılamasında bulunduğum bir kampanyayı bana ve benimle birlikte Coşkun Büktel'e karşı başlattı. Burak Caney adlı sanal kişinin IP'si saptanırsa, bu şahsın Ömer Faruk Kurhan veya arkadaşları, belki, daha sonra düzenlenecek
"İKİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyicisi Adnan Tönel, Ahmet Ertuğrul Timur, Arif Akkaya, Atsız Karaduman, Aysel Kurhan, Ayşegül Bayduz, Ayşe Kilimci, Ayşe Lebriz Berkem, Beki Haleva, Bülent Sezgin, Cüneyt İngiz, Cüneyt Yalaz, Çiğdem Erken, Deniz Atam, Dilek Türker, Erhan Gökgücü, Erhan Tığlı, Ezgi Besen, Fırat Güllü, Genco Demirer, Genco Erkal, Gılman Kahyaoğlu Peremeci, Gökhan Akçura, Gülhan Avşar Demirkanlı, Gürol Tonbul, Hakan Gerçek, Haluk Işık, Hasan Anamur, Hasan Erkek, Hülya Nutku, Hüseyin Köroğlu, İsmail Can Törtop, Levent Çağlayan, Kaan Erkam, Kemal Kocatürk, Kerem Kurdoğlu, Kenan Işık, Mehmet Ali Kaptanlar, Mehmet Bozkır, Mehmet Ergen, Mehmet Nurkut İlhan, Mehmet Tekkanat, M. Ergün Işıldar, Metin Boran, Muhsin Kayar, Murat Atak, Murat Karasu, Mustafa Şükrü Demirkanlı, Nalan Özübek, Naşit Özcan, Nihal Kaplangı, Nihal Kuyumcu, Nurhan Tekerek, Orçun Masatçı, Orhan Aydın, Orhan Kurtuldu, Osman Wöber, Özdemir Nutku, Ragıp Ertuğrul, Savaş Aykılıç, Seyhan Erözçelik, Sıla İlyasoğulları, Şebnem Köstem, Tamer Levent, Tuncay Özinel, Tuncer Cücenoğlu, Ümran İnceoğlu, Üstün Akmen, Yaşam Kaya, Yiğit Sertdemir, Yusuf Eradam, Yücel Erten, Zafer Gecegörür olduğu yada oldukları görülebilecektir...

2 - Davacı Ömer Faruk Kurhan, 1100 KİŞİLİK ARKADAŞ GRUBU ile birlikte, Mayıs 2009 tarihinde, tiyatro yazarı Coşkun Büktel ve bana karşı korkunç iğrenç bir "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyerek yürüttü... (www.coskunbuktel.com/lincimzacilari.htm)

Davacı Ömer Faruk Kurhan, 1100 KİŞİLİK ARKADAŞ GRUBU ile birlikte düzenlediği bu "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" ile bana maddi - manevi olarak gayet büyük kayıplar verdirebildi. Bakınız:
www.bulunmaz.com/4/post/2012/11/fire-in-our-head-office.html
http://tiyatroyun.blogspot.com/2012/05/hilmi-bulunmaz-bahcesinde-gecirdigi.html Ayrıca: Fransa / Mulhouse’da yaşadığım soygun ile ilgili Fransız güvenlik birimlerinden aldığım bir tutanak bilgisi sunuyorum:
"ATTESTATION DE DECLARATION DE DEPOT D'UNE PLAINTE CONSECUTIVE UNE INFRACTION"

3 - Davacı Ömer Faruk Kurhan, 1100 KİŞİLİK ARKADAŞ GRUBU ile birlikte düzenlediği bu "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecine karşı, doğaçlama olarak bir video konuşması yaptım. Bu video konuşması, tamamıyla eleştiri hakkı kapsamında yapılmış ve anayasal, yasal sınırlar içerisindedir. Lütfen bakınız: http://vimeo.com/5361122

4 - Davacı Ömer Faruk Kurhan, videoyu hemen kaldırmam isteği ile, benimle yaptığı telefon görüşmesinde, hiç de nazik olmayan, tehdit edici bir dil kullandı. Davacı Ömer Faruk Kurhan'ın tehdit edici bir ruh yapısında olduğunu algılamak için, sadece şu linki tıklayabilirsiniz:
www.coskunbuktel.com/tehditsayfasi.htm Bu belge, kanaat oluşturur!

5 - Davacı Ömer Faruk Kurhan, düzenlediği "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecindeki ve işbu telefon görüşmesindeki korkusuz tavrımı görünce, bu kez, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak çaresizce benden "DAVACI VE ŞİKÂYETÇİ" olmuştur...

6 - Davacı Ömer Faruk Kurhan, vekillerinin yargıyı etkileme gücü sayesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu Savcısı Sayın Nurten Altınok'u etkileyerek, benim aleyhime 29 Aralık 2009 tarihinde bir iddianame hazırlatarak, bir "KAMU DAVASI" başlatabilmişlerdir.

7 - Davacı Ömer Faruk Kurhan, avukatlarının yasaları kişisel çıkar sağlamak, müvekkil pazarını artırmak düşüncesi itkisiyle 30 Mart 2010 tarihinde ilk duruşması yapılan İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nde güçlü bir yanılsama oluşturarak, davanın ilk etabının benim aleyhime doğru evrilmesini sağlamak için büyük bir çaba harcamışlardır... Ancak, Sayın Yargıç Metin Çelik, hukukun üstünlüğü ilkesiyle hareket ederek, avukatların meslekî hırsına kesinlikle kapılmayarak, duruşmaları, adil, evrensel ve nesnel hukuktan yana sürdürmeyi rahatça başarabilmiştir.

8 - Davacı Ömer Faruk Kurhan, çok haksız yere beni suçladığı için İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki en son duruşma tarihi 18 Ekim 2011'de benim "BERAAT" etmemi içine hiç sindirememiştir... Böylece vekilleri İnan Yılmaz ve Uğur Demirci Tosun sayesinde Yargıtay'a giden Davacı Ömer Faruk Kurhan, diğer yandan da, bu manevi tazminat davasını, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki davayla ilişkilendirip, işine gelmediğinde uzak tutmaya özen göstererek, avukatlarının meslek bilgisi sayesinde, durumu lehine çevirmek için büyük çaba harcamıştır. Bu arada, İnternet'te benimle ilgili yazılar yazmayı hâlâ sürdürmüştür.

9 - Davacı Ömer Faruk Kurhan, 2 Temmuz 2012 Pazartesi günü TBMM'de kabul edilip, 5 Temmuz 2012 Perşembe günü hemen Resmî Gazete'te yayınlanarak yürürlüğe girebilen 6352 Sayılı Yasa'nın Geçici 1. Maddesi'nden de çok büyük rahatsızlık duyduğu için, ikide bir benim hakkımda savcılığa suç duyurusunda bulunma delâletine kalkışmıştır.

Davacı Ömer Faruk Kurhan, onun yetersiz avukatları Eyyüp Fırat Kuyurtar, İnan Yılmaz ve Uğur Demirci Tosun'un, hayatta yalnızca bir tek tutkuları vardır: "BENİ MUTLAKA MAHKÛM ETTİRMEK." T.C. İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin adalete, hakka, hukuka, kanuna, mevzuata, tüzeye, yasaya gayet aykırı bir biçimde sürdürerek sonuçlandırdığı 2010/278 dosya numaralı dava incelendiğinde derhal görülecektir ki, adını andığım mahkemenin Sayın Yargıç'ı, ne İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ne sunulan "BİLİRKİŞİ RAPORU" metnini önemsemiş ve ne İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi Sayın Yargıcı Metin Çelik'in verdiği nesnel yasal kararı içselleştirmiş, en önemlisi, ne 6352 Sayılı Yasa'nın ilgili maddelerini özellikle de Geçici 1. Maddesi'ni ciddiye almıştır... Benim okur-yazar olmam, giyimime pek özen göstermemem, avukatlara karşı son derecede haklı ve sert davranmam, Sayın Yargıç'ın sorularına gayet net ve ikirciksiz yanıtlar vermem nedeniyle olsa gerek, benim hiç de hak etmediğim bir karar verilmiştir. Sayın Yargıç, tabiî ki, belli bir kanaate varıp, vicdanen rahat bir karar verme hakkına sahiptir. Ne var ki, yukarıda sıraladığım nesnel ve somut hukuksal çıkarsamalar, sonuçlar ortalık yerde bir elmas damlası gibi dururken, tiyatro sanatına hayatım boyunca karşılıksız emek harcayan bir insan olmamın dışında, tiyatro sanatından maddi-manevi çıkar elde etmek için musallat olmuş Davacı Ömer Faruk Kurhan'dan yana bir hüküm kurmak, bence, en hafif deyimiyle, benim hukuka olan güvenimi olağanüstü sarsmıştır.

10 - Davacı Ömer Faruk Kurhan, tam tamına üç yıldır sürdürülen İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki ibretlik olan davaya o kadar fazla güveniyordu ki, neredeyse hiçbir duruşmaya gelmeyerek, vekilleri Eyyüp Fırat Kuyurtar ile Uğur Demirci Tosun'u gönderiyordu. Ben, her ne kadar, Yeni Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak'a karşı hukuk dışı davranmış olsa bile, işte tam da bu nedenle, her duruşmaya büyük bir tedirginlik içinde katılmamla birlikte, "ADALETE VE HUKUKA GÜVENİYORUM" sözünü şiar edinmiş ve aynen şöyle söylemiştim:

"BEN ADALETE VE HUKUKA GÜVENİYORUM. KARARINIZA UYACAĞIM." (Lütfen bakın: Son duruşma tutanağı)

Ancak, ne yazık ki, gazeteci - yazar Abdurrahman Dilipak'la ilgili olarak Yeni Akit Gazetesi'de yayınlanan ve aşağıda linkini verdiğim haberdeki tadımlık metin bile, İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi kararlarının sağlamlığı konusunda bende sürekli kuşku oluşturuyor. Abdurrahman Dilipak'la ilgili haberden delil olsun düşüncesiyle tadımlık sunuyorum:

"AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ'nin önerdiği dostane çözüm ile Şişli Terakki Vakfı'nın lehine verilen tazminatı devletten alan Dilipak, Mayıs 2011'de kendisi hakkında mahkumiyet kararını veren İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'ne başvurarak, yargılamanın yenilenmesini istedi. Kararı veren hakime E. Göksun Özçelik hakkında HSYK'ya suç duyurusunda da bulunan Dilipak, kendine AİHM tarafından ödetilen tazminatın; kararı veren yargıç ve Yargıtay üyelerinden tahsilini istedi. İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'nin yargılamanın iadesi talebini reddetmesi üzerine, DİLİPAK KONUYU YENİDEN YARGITAY'A TAŞIDI."

Abdurrahman Dilipak'la ilgili olarak yayınlanan Yeni Akit sitesindeki İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ni konu alan haberin linki şu:
www.habervaktim.com/haber/316540/dilipak-hak-aramada-bir-ilki-basardi.html Bu belge, 4. Asliye Hukuk Mahkemesi için kanı uyandırır.

Yargıtay, yerel mahkemenin hukuka, hukuk felsefesine aykırı kararını onaylarsa, içimden gelmese, Türkiye'nin itibarını yaralayacak olsa bile, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açmak zorunda kalacağım. Bu hukuk mücadelesini yalnızca AİHM'nde bırakmayarak, uluslararası sanat hareketine de davayı mal etmek için, her yıl en az on kez çıktığım yurt dışı gezilerimin programına bu davayı da hep eklemek durumunda kalacağım. Ben ki, 12 Eylül Faşizmi koşullarında haksız yere gözaltına alınıp işkence görmenin yanında, iki ay tutuklu olarak kalmama karşın, ahlâksal ve siyasal anlayışım gereği Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yurt içinde yada yurt dışında yargı sürecine dahil etmedim. Coşkun Büktel'le bana karşı yapılan "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYALARI" ve bunlara bağlı olarak onlarca haksız davayla benim hayatımı karartmaya yeltenen Türk tiyatrosundan tabiî hesap sormak için YARGITAY nihâi kararının benim aleyhime çıkabilme olasılığında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne ısrarla dava edeceğim...

HUKUKİ NEDENLER: 6352 Sayılı Yasa ve ilgili diğer mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER: Dava dosyası, Yargıtay İçtihatları, 6352 Sayılı Yasa ve diğer deliller.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıkladığım nedenlerle, T.C. İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin hukuk, içtihat, kanun, mevzuat ve Anayasa'ya aykırı olarak vermiş olduğu 14/06/2013 tarihli asıl kararın bozulmasına, hemen "BERAAT" etmeme karar verilmesini, böylelikle hukuksal bir yanlış yapılmayarak, bu haksızlığın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yansımamasını mahkemenizden arz ve talep ederim... 15/07/2013

HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ