24 Mart 2014 Pazartesi

"YARGITAY İLGİLİ DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE" / BULUNMAZ

YARGITAY İLGİLİ DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE İSTANBUL NÖBETÇİ SULH CEZA MAHKEMESİ'NE


"T.C. KARŞIYAKA 3. SULH CEZA MAHKEMESİ"nin "EK KARAR" üst başlığı ile tarafıma göndermiş olduğu:

DOSYA NO: 2012/289

KARAR NO: 2012/1119

HÂKİM: MUSTAFA ÖZCAN 33318
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: NERMİN ELMAS 71093

TEMYİZ İSTEMİNDE
BULUNAN SANIK: Hüseyin Hilmi Bulunmaz
DÂVÂCI: Seval Deniz Karahaliloğlu
VEKİLİ: Murat Çoban
SUÇ: Hakaret
SUÇ TARİHİ: 2011
ASIL KARAR TARİHİ: 22/06/2012
EK KARAR TARİHİ: 14/08/2012

KONU: T.C. Karşıyaka (İzmir) 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 22/06/2012 asıl karar ve 14/08/2012 ek karar tarihli benim aleyhime vermiş olduğu mahkumiyet kararı süre tutum dilekçemiz akabinde tarafıma 08/09/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Yasal süresi içinde temyiz edilmesi ve temyiz dilekçemizin sunumudur.

AÇIKLAMALAR:

1-) T.C. Karşıyaka (İzmir) 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 22/06/2012 asıl karar ve 14/08/2012 ek karar tarihli benim aleyhime vermiş olduğu mahkumiyet kararı kanun ve hukuka aykırıdır.

2-) Bu nedenle ilgili kararın bozulması gerekmektedir.

HUKUKÎ NEDENLER: 5271 S. K. m. 86 ve ilgili mevzuat.

HUKUKÎ DELİLLER: Dava dosyası, Yargıtay İçtihatları ve diğer deliller.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, mahkemenin kanun ve hukuka aykırı olarak vermiş olduğu 22/06/2012 tarihli kararı ve devamında verilmiş olan 14/08/2012 tarihli ek kararın bozulmasına, beraatime karar verilmesini mahkemenizden saygıyla talep ederim. 11/09/2012


HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ


***


YARGITAY İLGİLİ DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE İSTANBUL NÖBETÇİ SULH CEZA MAHKEMESİ ARACILIĞIYLA TRABZON 3. SULH CEZA MAHKEMESİ'NE


"T.C. TRABZON 3. SULH CEZA MAHKEMESİ"nin "Adli Para Cezası" üst başlığı ile tarafıma göndermiş olduğu:

DOSYA NO: 2012/256

KARAR NO: 2012/768

HÂKİM: MESTAN ÖZGÜR ÖZCAN 40749
KÂTİP: BAYRAM KOL 83221

TEMYİZ İSTEMİNDE
BULUNAN SANIK: HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ
DÂVÂCI: LEVENT ÇAĞLAYAN
SUÇ: Hakaret
SUÇ TARİHİ: 09/07/2011
KARAR TARİHİ: 03/12/2012

KONU: T.C. Trabzon 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 03/12/2012 karar tarihli benim aleyhime vermiş olduğu mahkumiyet kararı süre tutum dilekçemiz akabinde tarafıma 21/12/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Yasal süresi içinde temyiz edilmesi ve temyiz dilekçemizin sunumudur.

AÇIKLAMALAR:

1-) T.C. Trabzon 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 21/12/2012 karar tarihli benim aleyhime vermiş olduğu mahkumiyet kararı kanun ve hukuka aykırı olduğu gibi, 6352 Sayılı Yasa'ya da muhalefet etmektedir.

2-) Bu nedenle ilgili kararın bozulması gerekmektedir.

HUKUKÎ NEDENLER: 5271 S. K. m. 86, 6352 Sayılı Yasa ve ilgili mevzuat.

HUKUKÎ DELİLLER: Dava dosyası, Yargıtay İçtihatları, 6352 Sayılı Yasa ve diğer deliller.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, mahkemenin kanun ve hukuka aykırı olarak vermiş olduğu 03/12/2012 tarihli  kararın bozulmasına, beraatime karar verilmesini mahkemenizden arz ve talep ederim. 21/12/2012


HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ


***


YARGITAY İLGİLİ DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE İSTANBUL NÖBETÇİ SULH CEZA MAHKEMESİ ARACILIĞIYLA TRABZON 3. SULH CEZA MAHKEMESİ'NE


"T.C. TRABZON 3. SULH CEZA MAHKEMESİ"nin "EK KARAR" üst başlığı ile tarafıma göndermiş olduğu:


DOSYA NO: 2012/256
KARAR NO: 2012/768

HÂKİM: MESTAN ÖZGÜR ÖZCAN 40749
KÂTİP: SEVİM AKAD KAPTANBAŞ 50171

TEMYİZ İSTEMİNDE
BULUNAN SANIK: HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ
DÂVÂCI: LEVENT ÇAĞLAYAN
SUÇ: Hakaret
SUÇ TARİHİ: 09/07/2011
ASIL KARAR TARİHİ: 03/12/2012
EK KARAR TARİHİ: 24/12/2012

KONU: T.C. Trabzon 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 03/12/2012 asıl karar ve 24/12/2012 ek karar tarihli benim aleyhime vermiş olduğu mahkumiyet ve temyiz talebi reddi kararları süre tutum dilekçemiz akabinde tarafıma 09/01/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Yasal süresi içinde benim lehime karar verilmesini arz ve talep etme dilekçemizin sunumudur.

AÇIKLAMALAR:

1-) T.C. Trabzon 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 03/12/2012 asıl karar ve 24/12/2012 ek karar tarihli benim aleyhime vermiş olduğu mahkumiyet kararları hukuk, içtihat, kanun, mevzuat, yasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin evrensel hukuk uygulamalarına son derecede aykırı olduğu gibi, 6352 Sayılı Yasa'ya da muhalefet edip, bu yasanın benim lehime, Levent Çağlayan’ın aleyhine olduğu çok net bir yasa uygulaması gerektirmektedir. Bununla birlikte, ülkemizdeki hukuk yolları tıkandığında, yani yine benim aleyhimde bir karar çıktığında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin benim lehime olan hukuk, içtihat, kanun, mevzuat, yasa eğilimlerini doğru kullanmadığı, yanlış kullandığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitme zorunluluğu söz konusu olacağından, ülkemizin evrensel düzey ve düzlemdeki güvenirliliği, inanırlığı ve gelecekteki uluslararası durumu da tartışmala hâle gelecektir.

2-) Bu nedenle ilgili kararın bozulması gerekmektedir.

EK AÇIKLAMALAR:

1 - Prof. Dr. Özdemir Nutku, "Theope" adlı oyunun yazarı Coşkun Büktel'e "DEVLET TİYATROLARI REPERTUVAR KURULU"nda çok önemli ve çok yaralayıcı bir iftira attı.

2 - Ben, Prof. Dr. Özdemir Nutku'nun Coşkun Büktel'e attığı bu iftiraya karşı çıktım.

3 - Başta Prof. Dr. Özdemir Nutku ve Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Trabzon Temsilcisi Levent Çağlayan olmak üzere 1100 kişi benimle birlikte Coşkun Büktel hakkında, İnternet ve basılı yayın organlarının tüm olanaklarını sınırsızca kullanarak bir "ENTELEKTÜEL LİNÇ, İFTİRA VE SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA KAMPANYASI" başlattı ve bu kampanya ile birlikte başlayan onlarca dava, yıllardır İstanbul Adalet Sarayı başta olmak üzere, birçok mahkemede sürüyor. Bu davalardan ilkini bana karşı başlatan Ömer Faruk Kurhan, iddiaları asılsız olduğu için, doğal olarak, bu dava, benim "BERAAT" etmemle sonuçlandı. (İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi Dosya No: 2010/8)

4 - Somut gerekçelerle hakkında suç duyurusunda bulunduğum Şüpheli Prof. Dr. Özdemir Nutku'ya ait 2012/129622 soruşturma numaralı dosya, Sayın Savcı Hüseyin Yavaş tarafından işleme konmuştur.

5 - Beni, bence gereksiz yere şikâyet edip, benim hakkımda bu konuyla ("ENTELEKTÜEL LİNÇ, İFTİRA VE SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA KAMPANYASI" ile) ilgili olarak bana karşı dava açarak (ki ben de, şimdiye dek "ADLİYEYİ GEREKSİZ YERE MEŞGUL ETMEKTEN ÇEKİNDİĞİM İÇİN AÇMAMIŞ OLDUĞUM DAVALARI", nefsî müdafaa hakkımı kullanmak zorunda kaldığım için, açmaya başladım ve Seval Deniz Karahaliloğlu nedeniyle hakkımda açılan "KAMU DÂVÂSI" sonucunun (hukuka, içtihada, kanuna, mevzuata, yasaya aykırı bir biçimde) benim aleyhime verilmesiyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne şikâyet etmek üzereyim. Benim "bütün zamanımı" alan bazı önemli kişiler ve bu kişilerle ilgili dâvâ dosyalarını, sadece bilgi edinmeniz ve "tikel hukuk" yerine, neden-sonuç ilişkisine dayanan "tümel hukuk" ile düşünüp karar vermenizi sıcak bir merakla arzu ediyorum:

KİŞİLER ve DOSYALAR:

Burhan Gün - İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi 2010/337

Gülhan Avşar Demirkanlı - İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi 2010/8930

Kemal Aydoğan - İstanbul - 7. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/217 ve İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/3218

Levent Çağlayan - Trabzon 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/256

Mehmet Bozkır - Soma Sulh Ceza Mahkemesi 2011/578

Mustafa Şükrü Demirkanlı - İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/3131 – İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/663 – İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/943 – İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/481

Nihat Haluk Bilginer - İstanbul - 7. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/217 ve İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/3218

Nurhan Tekerek - İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemisi önce 2010/445 sonra 2010/337

Oyun Atölyesi – İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/217 ve İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/3218

Ömer Faruk Kurhan - İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2010/8 ve İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2010/278

Seval Deniz Karahaliloğlu - Karşıyaka (İzmir) 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/536 ve 2012/289
Uğur Demirci Tosun - İstanbul 28. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/469

6 - Bana karşı başlatılan "ENTELEKTÜEL LİNÇ, İFTİRA VE SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA KAMPANYASI" metni, birçok yayın organında yayınlandı. Bu kampanyanın başını çekenlerden biri de Levent Çağlayan olduğu, yani benim "HAKARETÇİ, İFTİRACI, KÜFÜRBAZ" olduğum iddiasını içeren bir "KAMPANYA" başlattığı için, kendisi, "İFTİRA SUÇU" (Türk Ceza Kanunu 267. Madde) ve "SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA SUÇU" (Türk Ceza Kanunu 220. Madde) nedeniyle yargılanması gerekirken (benim suç işlediğimi iddia eden bir savcının ve bu savcının iddiasını ciddiye alan bir yargıcın, suçun işleniş neden-sonuç ilişkisine bakmadan, "tikel hukuk" bağlamıyla değerlendirme yapıp, "tümel hukuk" öğretisinin önemsenmemesi nedeniyle, ben, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne göre suçlu duruma düşmüş bulunuyorum.

HUKUKÎ NEDENLER: 5271 S. K. m. 86, 6352 Sayılı Yasa ve ilgili diğer mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER: Dava dosyası, Yargıtay İçtihatları, 6352 Sayılı Yasa ve diğer deliller.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıkladığım nedenlerle, mahkemenin hukuk, içtihat, kanun, mevzuat ve yasaya aykırı olarak vermiş olduğu 03/12/2012 tarihli asıl kararın ve 24/12/2012 tarihli ek kararın bozulmasına, beraatime karar verilmesini ve böylelikle hukuksal bir yanlış yapmayarak, haksızlığın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yansımamasını mahkemenizden arz ve talep ederim. 14/01/2013


HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ


***



YARGITAY İLGİLİ DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE

İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NA


DOSYA NO: 2010/278

YARGIÇ: NESRİN KAYA 26052
KÂTİP: MELEK KAR 96215

TEMYİZ VE SÖZLÜ SAVUNMA İSTEMİNDE

BULUNAN SANIK: HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ
DÂVÂCI: ÖMER FARUK KURHAN
VEKİLİ: Eyyüp Fırat Kuyurtar - İnan Yılmaz - Uğur Demirci Tosun

KONU: İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıçlığı'nca alınmış 16 Mayıs 2013 asıl karar tarihli ve benim aleyhimdeki mahkumiyet kararı tarafıma tebliğ edilmiştir. Bu dosyanın yasal süresi içinde benim lehime karar verilmesini arz ve talep etme dilekçemin hukuksal sunumudur...

AÇIKLAMALAR:

1 - Burak Caney adlı sanal bir kişi olmasına karşın, tiyatro dünyasını en az, tıpkı Ömer Faruk Kurhan kadar bilen biri, İnternet ortamının henüz denetim altına alınamadığı ve 4 Mayıs 2007 tarihinde TBMM'de kabul edilerek 23 Mayıs 2007 Çarşamba günkü 26530 Sayılı Resmî Gazete'de yayınlanabilen 5651 Sayılı "İN­TER­NET  ORTAMIN­DA YA­PI­LAN YAYIN­LA­RIN DÜZENLENME­Sİ VE BU YA­YIN­LAR YO­LUY­LA İŞ­LE­NEN SUÇLAR­LA MÜ­CA­DE­LE EDİL­ME­Sİ HAKKIN­DA KA­NUN" içeriği metninin toplumsal olarak içselleştirilmediği süreçte,
"BİRİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" tanılamasında bulunduğum bir kampanyayı bana ve benimle birlikte Coşkun Büktel'e karşı başlattı. Burak Caney adlı sanal kişinin IP'si saptanırsa, bu şahsın Ömer Faruk Kurhan veya arkadaşları, belki, daha sonra düzenlenecek
"İKİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyicisi Adnan Tönel, Ahmet Ertuğrul Timur, Arif Akkaya, Atsız Karaduman, Aysel Kurhan, Ayşegül Bayduz, Ayşe Kilimci, Ayşe Lebriz Berkem, Beki Haleva, Bülent Sezgin, Cüneyt İngiz, Cüneyt Yalaz, Çiğdem Erken, Deniz Atam, Dilek Türker, Erhan Gökgücü, Erhan Tığlı, Ezgi Besen, Fırat Güllü, Genco Demirer, Genco Erkal, Gılman Kahyaoğlu Peremeci, Gökhan Akçura, Gülhan Avşar Demirkanlı, Gürol Tonbul, Hakan Gerçek, Haluk Işık, Hasan Anamur, Hasan Erkek, Hülya Nutku, Hüseyin Köroğlu, İsmail Can Törtop, Levent Çağlayan, Kaan Erkam, Kemal Kocatürk, Kerem Kurdoğlu, Kenan Işık, Mehmet Ali Kaptanlar, Mehmet Bozkır, Mehmet Ergen, Mehmet Nurkut İlhan, Mehmet Tekkanat, M. Ergün Işıldar, Metin Boran, Muhsin Kayar, Murat Atak, Murat Karasu, Mustafa Şükrü Demirkanlı, Nalan Özübek, Naşit Özcan, Nihal Kaplangı, Nihal Kuyumcu, Nurhan Tekerek, Orçun Masatçı, Orhan Aydın, Orhan Kurtuldu, Osman Wöber, Özdemir Nutku, Ragıp Ertuğrul, Savaş Aykılıç, Seyhan Erözçelik, Sıla İlyasoğulları, Şebnem Köstem, Tamer Levent, Tuncay Özinel, Tuncer Cücenoğlu, Ümran İnceoğlu, Üstün Akmen, Yaşam Kaya, Yiğit Sertdemir, Yusuf Eradam, Yücel Erten, Zafer Gecegörür olduğu yada oldukları görülebilecektir...

2 - Davacı Ömer Faruk Kurhan, 1100 KİŞİLİK ARKADAŞ GRUBU ile birlikte, Mayıs 2009 tarihinde, tiyatro yazarı Coşkun Büktel ve bana karşı korkunç iğrenç bir "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyerek yürüttü... (www.coskunbuktel.com/lincimzacilari.htm)

Davacı Ömer Faruk Kurhan, 1100 KİŞİLİK ARKADAŞ GRUBU ile birlikte düzenlediği bu "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" ile bana maddi - manevi olarak gayet büyük kayıplar verdirebildi. Bakınız:
www.bulunmaz.com/4/post/2012/11/fire-in-our-head-office.html
http://tiyatroyun.blogspot.com/2012/05/hilmi-bulunmaz-bahcesinde-gecirdigi.html Ayrıca: Fransa / Mulhouse’da yaşadığım soygun ile ilgili Fransız güvenlik birimlerinden aldığım bir tutanak bilgisi sunuyorum:
"ATTESTATION DE DECLARATION DE DEPOT D'UNE PLAINTE CONSECUTIVE UNE INFRACTION"

3 - Davacı Ömer Faruk Kurhan, 1100 KİŞİLİK ARKADAŞ GRUBU ile birlikte düzenlediği bu "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecine karşı, doğaçlama olarak bir video konuşması yaptım. Bu video konuşması, tamamıyla eleştiri hakkı kapsamında yapılmış ve anayasal, yasal sınırlar içerisindedir. Lütfen bakınız: http://vimeo.com/5361122

4 - Davacı Ömer Faruk Kurhan, videoyu hemen kaldırmam isteği ile, benimle yaptığı telefon görüşmesinde, hiç de nazik olmayan, tehdit edici bir dil kullandı. Davacı Ömer Faruk Kurhan'ın tehdit edici bir ruh yapısında olduğunu algılamak için, sadece şu linki tıklayabilirsiniz:
www.coskunbuktel.com/tehditsayfasi.htm Bu belge, kanaat oluşturur!

5 - Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, düzenlediği "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecindeki ve işbu telefon görüşmesindeki korkusuz tavrımı görünce, bu kez, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak çaresizce benden "DAVACI VE ŞİKÂYETÇİ" olmuştur...

6 - Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, vekillerinin yargıyı etkileme gücü sayesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu Savcısı Sayın Nurten Altınok'u etkileyerek, benim aleyhime 29 Aralık 2009 tarihinde bir iddianame hazırlatarak, bir "KAMU DÂVÂSI" başlatabilmişlerdir.

7 - Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, avukatlarının yasaları kişisel çıkar sağlamak, müvekkil pazarını artırmak düşüncesi itkisiyle 30 Mart 2010 tarihinde ilk duruşması yapılan İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nde güçlü bir yanılsama oluşturarak, davanın ilk etabının benim aleyhime doğru evrilmesini sağlamak için büyük bir çaba harcamışlardır... Ancak, Sayın Yargıç Metin Çelik, hukukun üstünlüğü ilkesiyle hareket ederek, avukatların meslekî hırsına kesinlikle kapılmayarak, duruşmaları, adil, evrensel ve nesnel hukuktan yana sürdürmeyi rahatça başarabilmiştir.

8 - Davacı Ömer Faruk Kurhan, çok haksız yere beni suçladığı için İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki en son duruşma tarihi 18 Ekim 2011'de benim "BERAAT" etmemi içine hiç sindirememiştir... Böylece vekilleri İnan Yılmaz ve Uğur Demirci Tosun sayesinde Yargıtay'a giden Davacı Ömer Faruk Kurhan, diğer yandan da, bu manevi tazminat davasını, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki davayla ilişkilendirip, işine gelmediğinde uzak tutmaya özen göstererek, avukatlarının meslek bilgisi sayesinde, durumu lehine çevirmek için büyük çaba harcamıştır. Bu arada, İnternet'te benimle ilgili yazılar yazmayı hâlâ sürdürmüştür.

9 - Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, 2 Temmuz 2012 Pazartesi günü TBMM'de kabul edilip, 5 Temmuz 2012 Perşembe günü hemen Resmî Gazete'te yayınlanarak yürürlüğe girebilen 6352 Sayılı Yasa'nın Geçici 1. Maddesi'nden de çok büyük rahatsızlık duyduğu için, ikide bir benim hakkımda savcılığa suç duyurusunda bulunma delâletine kalkışmıştır.

Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, onun yetersiz avukatları Eyyüp Fırat Kuyurtar, İnan Yılmaz ve Uğur Demirci Tosun'un, hayatta yalnızca bir tek tutkuları vardır: "BENİ MUTLAKA MAHKÛM ETTİRMEK." T.C. İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin adalete, hakka, hukuka, kanuna, mevzuata, tüzeye, yasaya gayet aykırı bir biçimde sürdürerek sonuçlandırdığı 2010/278 dosya numaralı dava incelendiğinde derhal görülecektir ki, adını andığım mahkemenin Sayın Yargıç'ı, ne İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ne sunulan "BİLİRKİŞİ RAPORU" metnini önemsemiş ve ne İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi Sayın Yargıcı Metin Çelik'in verdiği nesnel yasal kararı içselleştirmiş, en önemlisi, ne 6352 Sayılı Yasa'nın ilgili maddelerini özellikle de Geçici 1. Maddesi'ni ciddiye almıştır... Benim okur-yazar olmam, giyimime pek özen göstermemem, avukatlara karşı son derecede haklı ve sert davranmam, Sayın Yargıç'ın sorularına gayet net ve ikirciksiz yanıtlar vermem nedeniyle olsa gerek, benim hiç de hak etmediğim bir karar verilmiştir. Sayın Yargıç, tabiî ki, belli bir kanaate varıp, vicdanen rahat bir karar verme hakkına sahiptir. Ne var ki, yukarıda sıraladığım nesnel ve somut hukuksal çıkarsamalar, sonuçlar ortalık yerde bir elmas damlası gibi dururken, tiyatro sanatına hayatım boyunca karşılıksız emek harcayan bir insan olmamın dışında, tiyatro sanatından maddi-manevi çıkar elde etmek için musallat olmuş Davacı Ömer Faruk Kurhan'dan yana bir hüküm kurmak, bence, en hafif deyimiyle, benim hukuka olan güvenimi olağanüstü sarsmıştır.

10 - Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, tam tamına üç yıldır sürdürülen İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki ibretlik olan davaya o kadar fazla güveniyordu ki, neredeyse hiçbir duruşmaya gelmeyerek, vekilleri Eyyüp Fırat Kuyurtar ile Uğur Demirci Tosun'u gönderiyordu. Ben, her ne kadar, Yeni Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak'a karşı hukuk dışı davranmış olsa bile, işte tam da bu nedenle, her duruşmaya büyük bir tedirginlik içinde katılmamla birlikte, "ADALETE VE HUKUKA GÜVENİYORUM" sözünü şiar edinmiş ve aynen şöyle söylemiştim:

"BEN ADALETE VE HUKUKA GÜVENİYORUM. KARARINIZA UYACAĞIM." (Lütfen bakın: Son duruşma tutanağı)

Ancak, ne yazık ki, gazeteci - yazar Abdurrahman Dilipak'la ilgili olarak Yeni Akit Gazetesi'de yayınlanan ve aşağıda linkini verdiğim haberdeki tadımlık metin bile, İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi kararlarının sağlamlığı konusunda bende sürekli kuşku oluşturuyor. Abdurrahman Dilipak'la ilgili haberden delil olsun düşüncesiyle tadımlık sunuyorum:

"AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ'nin önerdiği dostane çözüm ile Şişli Terakki Vakfı'nın lehine verilen tazminatı devletten alan Dilipak, Mayıs 2011'de kendisi hakkında mahkumiyet kararını veren İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'ne başvurarak, yargılamanın yenilenmesini istedi. Kararı veren hakime E. Göksun Özçelik hakkında HSYK'ya suç duyurusunda da bulunan Dilipak, kendine AİHM tarafından ödetilen tazminatın; kararı veren yargıç ve Yargıtay üyelerinden tahsilini istedi. İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'nin yargılamanın iadesi talebini reddetmesi üzerine, DİLİPAK KONUYU YENİDEN YARGITAY'A TAŞIDI."

Abdurrahman Dilipak'la ilgili olarak yayınlanan Yeni Akit sitesindeki İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ni konu alan haberin linki şu:
www.habervaktim.com/haber/316540/dilipak-hak-aramada-bir-ilki-basardi.html Bu belge, 4. Asliye Hukuk Mahkemesi için kanı uyandırır.

Yargıtay, yerel mahkemenin hukuka, hukuk felsefesine aykırı kararını onaylarsa, içimden gelmese, Türkiye'nin itibarını yaralayacak olsa bile, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açmak zorunda kalacağım. Bu hukuk mücadelesini yalnızca AİHM'nde bırakmayarak, uluslararası sanat hareketine de davayı mal etmek için, her yıl en az on kez çıktığım yurt dışı gezilerimin programına bu davayı da hep eklemek durumunda kalacağım. Ben ki, 12 Eylül Faşizmi koşullarında haksız yere gözaltına alınıp işkence görmenin yanında, iki ay tutuklu olarak kalmama karşın, ahlâksal ve siyasal anlayışım gereği Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yurt içinde yada yurt dışında yargı sürecine dahil etmedim. Coşkun Büktel'le bana karşı yapılan "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYALARI" ve bunlara bağlı olarak onlarca haksız davayla benim hayatımı karartmaya yeltenen Türk tiyatrosundan tabiî hesap sormak için YARGITAY nihâi kararının benim aleyhime çıkabilme olasılığında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne ısrarla dava edeceğim...

HUKUKÎ NEDENLER: 6352 Sayılı Yasa ve ilgili diğer mevzuat.

HUKUKÎ DELİLLER: Dava dosyası, Yargıtay İçtihatları, 6352 Sayılı Yasa ve diğer deliller.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıkladığım nedenlerle, T.C. İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin hukuk, içtihat, kanun, mevzuat ve Anayasa'ya aykırı olarak vermiş olduğu 16/05/2013 tarihli asıl kararın bozulmasına, hemen "BERAAT" etmeme karar verilmesini, böylelikle hukuksal bir yanlış yapılmayarak, bu haksızlığın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yansımamasını mahkemenizden arz ve talep ederim. 20/05/2013


HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ


***


YARGITAY İLGİLİ DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE


İSTANBUL 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NA


DOSYA NO: 2012/650 Esas
KARAR NO: 2013/320

YARGIÇ: EROL BAŞBUĞ 26185
KÂTİP: HAVA DUDU AŞKIN 99621

TEMYİZ VE SÖZLÜ SAVUNMA İSTEMİNDE BULUNAN SANIK: HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ
DÂVÂCI: MUSTAFA ŞÜKRÜ DEMİRKANLI
VEKİLİ: REYHAN KAYIŞLI

KONU: İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıçlığı'nca yazılmış 24 Haziran 2013 asıl karar tarihli ve benim aleyhimdeki mahkumiyet kararı tarafıma tebliğ edilmiştir. Bu dosyanın yasal süresi içinde benim lehime karar verilmesini arz ve talep etme dilekçemin bir sunumudur...

ZAMANDİZİNSEL AÇIKLAMALAR:

1 - Burak Caney adlı sanal bir kişi olmasına karşın, tiyatro dünyasını en az, tıpkı Mustafa Şükrü Demirkanlı kadar bilen biri, İnternet ortamının henüz denetim altına alınamadığı ve 4 Mayıs 2007 tarihinde TBMM'de kabul edilerek 23 Mayıs 2007 Çarşamba günkü 26530 Sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan 5651 Sayılı "İN­TER­NET  ORTAMINDA YA­PI­LAN YAYIN­LA­RIN DÜZENLENME­Sİ VE BU YA­YIN­LAR YO­LUY­LA İŞ­LE­NEN SUÇLAR­LA MÜ­CA­DE­LE EDİL­ME­Sİ HAKKIN­DA KA­NUN" içeriği metninin içselleştirilmediği süreçte,
"BİRİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" tanılamasında bulunduğum bir kampanyayı bana ve benimle birlikte Coşkun Büktel'e karşı başlattı. Burak Caney adlı sanal kişinin IP'si saptanırsa, bu şahsın Mustafa Şükrü Demirkanlı, arkadaşları, belki daha sonra düzenlenmiş
"İKİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyicisi
Adnan Tönel, Ahmet Ertuğrul Timur, Arif Akkaya, Atsız Karaduman, Aysel Kurhan, Ayşegül Bayduz, Ayşe Kilimci, Ayşe Lebriz Berkem, Beki Haleva, Bülent Sezgin, Cüneyt İngiz, Cüneyt Yalaz, Çiğdem Erken, Deniz Atam, Dilek Türker, Erhan Gökgücü, Erhan Tığlı, Ezgi Besen, Fırat Güllü, Genco Demirer, Genco Erkal, Gılman Kahyaoğlu Peremeci, Gökhan Akçura, Gülhan Avşar Demirkanlı, Gürol Tonbul, Hakan Gerçek, Haluk Işık, Hasan Anamur, Hasan Erkek, Hülya Nutku, Hüseyin Köroğlu, İsmail Can Törtop, Levent Çağlayan, Kaan Erkam, Kemal Kocatürk, Kerem Kurdoğlu, Kenan Işık, Mehmet Ali Kaptanlar, Mehmet Bozkır, Mehmet Ergen, Mehmet Nurkut İlhan, Mehmet Tekkanat, M. Ergün Işıldar, Metin Boran, Muhsin Kayar, Murat Atak, Murat Karasu, Nalan Özübek, Naşit Özcan, Nihal Kaplangı, Nihal Kuyumcu, Nurhan Tekerek, Orçun Masatçı, Orhan Aydın, Orhan Kurtuldu, Osman Wöber, Ömer Faruk Kurhan, Özdemir Nutku, Ragıp Ertuğrul, Savaş Aykılıç, Seyhan Erözçelik, Sıla İlyasoğulları, Şebnem Köstem, Tamer Levent, Tuncay Özinel, Tuncer Cücenoğlu, Ümran İnceoğlu, Üstün Akmen, Yaşam Kaya, Yiğit Sertdemir, Yusuf Eradam, Yücel Erten, Zafer Gecegörür olduğu yada oldukları görülebilecektir...

2 - Dâvâcı Mustafa Şükrü Demirkanlı, 1100 KİŞİLİK ARKADAŞ GRUBU ile birlikte, Mayıs 2009 tarihinde, tiyatro yazarı Coşkun Büktel ve bana karşı korkunç bir "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyip bunu yürüttü! (www.coskunbuktel.com/lincimzacilari.htm)

Dâvâcı Mustafa Şükrü Demirkanlı, 1100 KİŞİLİK ARKADAŞ GRUBU ile düzenlediği "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI"
ile bana maddi - manevi olarak gayet büyük kayıplar verdirdi. Bakınız:
www.bulunmaz.com/4/post/2012/11/fire-in-our-head-office.html
http://tiyatroyun.blogspot.com/2012/05/hilmi-bulunmaz-bahcesinde-gecirdigi.html Ayrıca: Fransa / Mulhouse’da yaşadığım soygun ile ilgili Fransız güvenlik birimlerinden aldığım bir tutanak bilgisi sunuyorum:
"ATTESTATION DE DECLARATION DE DEPOT D'UNE PLAINTE CONSECUTIVE UNE INFRACTION"

3 - Dâvâcı Mustafa Şükrü Demirkanlı, 1100 KİŞİLİK ARKADAŞ GRUBU ile düzenlediği "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecine karşı, doğaçlama olarak bir video konuşması yaptım. Bu video konuşması, tamamıyla eleştiri hakkı kapsamında yapılmış ve anayasal, yasal sınırlar içerisindedir. Lütfen bakınız: http://vimeo.com/5361122

4 - Dâvâcı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın yakın arkadaşı Ömer Faruk Kurhan videoyu hemen kaldırmam isteği ile, benimle yaptığı telefon görüşmesinde, hiç de nazik olmayan, tam bir tehdit edici bir dil kullandı. Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın yakın arkadaşı Ömer Faruk Kurkhan'ın tehdit edici bir ruh yapısında olduğunu algılamak için linki tıklayabilirsiniz: www.coskunbuktel.com/tehditsayfasi.htm Bu belge, çok ciddi ve olağanüstü inandırıcılıkta bir kanaat oluşturur!

5 - Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı, arkadaşı Ömer Faruk Kurhan ve tabiî ki, tam tamına 1100 yakın arkadaşı, düzenledikleri
"ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecindeki ve işbu telefon görüşmesindeki korkusuz tavrımı görünce, bu kez, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak çaresizce benden "DÂVÂCI VE ŞİKÂYETÇİ" olmuştur. Ömer Faruk Kurhan'ın başlattığı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na "DÂVÂCI VE ŞİKÂYETÇİ" olma süreci ve hâlinden çok büyük bir cesaret edinen Mustafa Şükrü Demirkanlı, benim hakkımda suç duyurusunda bulundurup, İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargılanmama neden olmuştur: Dosya No: 201ı/3131

Mustafa Şükrü Demirkanlı ile aramızdaki davalar şunlar: İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/3131 – İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/663 – İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/943 – İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/481 - İstanbul 22. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/551

6 - Dâvâcı Mustafa Şükrü Demirkanlı, yakın arkadaşı, şeriki ve kendisine ait Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sadık yazarı Ömer Faruk Kurhan'ın vekillerinin yargıyı etkileme gücü sayesinde başta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu Savcısı Sayın Nurten Altınok'u etkileyerek, benim aleyhime 29 Aralık 2009 tarihinde bir iddianame hazırlatarak, bir "KAMU DÂVÂSI" başlatmışlardır. Mustafa Şükrü Demirkanlı, değindiğim gibi, İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargılanmama neden olmuştur. Bu dava da incelenmeyi hak ediyor!...

Ayrıca şu "KİŞİLER ve DOSYALAR" da yakından incelenmelidir!

KİŞİLER ve DOSYALAR:

Burhan Gün - İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi 2010/337

Gülhan Avşar Demirkanlı - İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi 2013/201 ("İFTİRA SUÇU SANIĞI OLARAK YARGILANIYOR"
BU DOSYA İÇİN DE, İLK ÖNCE "KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARAR" VERİLMİŞ VE BU KARARA BAKIRKÖY NÖBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NE İTİRAZ ETMEMİZ SONUCUNDA HAKLI BULUNDUĞUMUZ İÇİN YARGILAMA BAŞLAMIŞTI!), İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi 2010/8930

Kemal Aydoğan - İstanbul - 7. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/217 ve İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/3218

Levent Çağlayan - Trabzon 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/256

Mehmet Bozkır - Soma Sulh Ceza Mahkemesi 2011/578

Mustafa Şükrü Demirkanlı - İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/3131 – İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/663 – İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/943 – İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/481 - İstanbul 22. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/551

Nihat Haluk Bilginer - İstanbul - 7. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/217 ve İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/3218

Nurhan Tekerek - İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi önce 2010/445 sonra 2010/337

Oyun Atölyesi - İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/217 ve İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/3218

Ömer Faruk Kurhan - İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2010/8, İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2010/278, İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/166, AYRICA "İFTİRA SUÇU" NEDENİYLE SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSU Soruşturma No: 2013/88004

Seval Deniz Karahaliloğlu - Karşıyaka (İzmir) 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/536 ve 2012/289, Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Süleyman Anıl - İstanbul Anadolu 40. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/854

Uğur Demirci Tosun - İstanbul 28. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/469

7 - Dâvâcı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" eylemindeki en yakın şeriki ve bu eylemin bence "eş başkanı" Ömer Faruk Kurhan'ın avukatlarının yasaları kişisel çıkar sağlamak, müvekkil pazarını artırmak düşüncesi, itkisiyle 30 Mart 2010 tarihinde ilk duruşması yapılan İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nde güçlü bir yanılsama oluşturarak, bu davanın ilk etabının benim aleyhime doğru evrilmesini sağlamak adına büyük bir çaba harcamışlardır!... Sayın Yargıç Metin Çelik, hukukun üstünlüğü ilkesiyle hareket ederek, avukatların meslekî hırsına asla ve kesinlikle kapılmayarak, duruşmaları, adil, evrensel ve hukuk felsefesinden yana sürdürmeyi rahatça başarabilmiştir. Hukuk kazanıp hukuk dışı yitirdi.

8 - Dâvâcı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın LİNÇ eylemleri şeriki Ömer Faruk Kurhan, gayet haksız yere beni suçladığı için İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki en son duruşma tarihi 18 Ekim 2011'de benim "BERAAT" etmemi kesinlikle içine sindirememiştir... Böylece vekilleri İnan Yılmaz ve Uğur Demirci Tosun sayesinde Yargıtay'a giden Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, diğer yandan, ilginç bir manevi tazminat dâvâsını, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki dâvâyla ilişkilendirip, işine gelmediğinde uzak tutmaya özen göstererek, avukatlarının meslek bilgisi sayesinde, durumu lehine çevirmek için büyük çaba harcamıştır. Bu arada, İnternet'te benimle ilgili yazılar yazmayı hâlâ sürdürmüştür. Ömer Faruk Kurhan, bu konudaki ısrarcı tavrının "siyasal" gücünü şeriki Mustafa Şükrü Demirkanlı'dan alırken, nicel gücünü de, önderlik yaptığı tam 1100 kişilik "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" bileşenlerinden almıştır. Bu nedenle, sadece ve yalnızca Mustafa Şükrü Demirkanlı ile aramızdaki işbu dava dosyaları değil, UYAP'tan alınacak bilgilerle, Ömer Faruk Kurhan'la aramızda vuku bulmuş dava dosyaları da incelemeye tabi tutulmalıdır. UYAP'ın yanı sıra, ben de, gerektiğinde hukuksal bilgilerimi görüşlerinize sunarım. Hemen sunmaya hazırım...

9 - Dâvâcı Mustafa Şükrü Demirkanlı, onun şeriki Ömer Faruk Kurhan, tam 2 Temmuz 2012 Pazartesi günü TBMM'de kabul edilip, 5 Temmuz 2012 Perşembe günü hemen Resmî Gazete'te yayınlanarak yürürlüğe girebilen 6352 Sayılı Yasa'nın Geçici 1. Maddesi'nden de çok büyük rahatsızlık duyduğu için, ikide bir benim hakkımda savcılığa suç duyurusunda bulunma delâletine kalkışmıştır. Bunlar incelenmelidir.

Dâvâcı Mustafa Şükrü Demirkanlı, onun yetersiz avukatı Reyhan Kayışlı'nın bir tek tutkuları vardır: "BENİ MUTLAKA MAHKÛM ETTİRMEK." T.C. İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin adalete, hakka, hukuka, kanuna, mevzuata, tüzeye ve de yasaya gayet aykırı bir biçimde sürdürerek sonuçlandırdığı 2012/650 dosya numaralı dava ve Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın şeriki Ömer Faruk Kurhan'ın mevzuata aykırı olarak hazırlanmış, sürdürülmüş ve sonuçlandırılmış 2010/278 dosya numaralı İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki işbu dava incelendiğinde derhal görülecektir ki, adını andığım bu mahkemelerin yargıçları, ne İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi dava dosyasına sunulan "BİLİRKİŞİ RAPORU" metnini önemseyebilmiş ve ne de İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi Sayın Yargıcı Metin Çelik'in verdiği nesnel yasal kararı içselleştirmiş, ne 6352 Sayılı Yasa'nın ilgili maddelerini özellikle de Geçici 1. Maddesi'ni ciddiye almıştır. Oysa benim okur-yazar olmam, giyimime pek özen göstermemem, avukatlara karşı son derecede haklı ve sert davranmam, Sayın Yargıç'ın sorularına oldukça net ve ikirciksiz yanıtlar vermem nedeniyle olsa gerek, benim hiç de hak etmediğim bir karar verilmiştir. Sayın Yargıç, tabiî ki, belli bir kanaate varıp, vicdanen rahat bir karar verme hakkına sahiptir... Ne var ki, yukarıda sıraladığım nesnel ve somut hukuksal çıkarsamalar, sonuçlar ortalık yerde aydınlık bir elmas damlası gibi serinlik verirken, ben ki, tiyatro sanatına hayatım boyunca karşılıksız emek harcayan bir insan olmamın dışında, tiyatro sanatından maddi-manevi çıkar elde etmek için musallat olmuş Davacı Mustafa Şükrü Demirkanlı'dan yana bir hüküm kurmak, bence, sözün hafif deyimiyle, benim hukuka olan güvenimi olağanüstü sarsmıştır!...

10 - Dâvâcı Mustafa Şükrü Demirkanlı, tam üç yıldır sürdürülen ve davacısı şeriki Ömer Faruk Kurhan olan İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki ibretlik davaya ve kendisinin davacı olduğu İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki davaya o kadar fazla güveniyordu ki. Ben, her ne kadar, Yeni Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak'a karşı hukuk dışı davranmış olsa bile, işte bu nedenle, İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki her duruşmaya bir tedirginlik içinde katılmamla birlikte, "ADALETE VE HUKUKA GÜVENİYORUM" sözünü şiar edinmiştim. Ne yazık!...

Ancak, ne yazık ki, gazeteci - yazar Abdurrahman Dilipak'la ilgili olarak Yeni Akit Gazetesi'nde yayınlanan, aşağıda linkini verdiğim haberdeki tadımlık metin bile, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri kararlarının sağlamlığı konusunda bende sürekli kuşku oluşturuyor. Abdurrahman Dilipak'la ilgili haberden delil olsun düşüncesiyle tadımlık sunuyorum:

"AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ'nin önerdiği dostane çözüm ile Şişli Terakki Vakfı'nın lehine verilen tazminatı devletten alan Dilipak, Mayıs 2011'de kendisi hakkında mahkumiyet kararını veren İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'ne başvurarak, yargılamanın yenilenmesini istedi. Kararı veren hakime E. Göksun Özçelik hakkında HSYK'ya suç duyurusunda da bulunan Dilipak, kendine AİHM tarafından ödetilen tazminatın; kararı veren yargıç ve Yargıtay üyelerinden tahsilini istedi. İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'nin yargılamanın iadesi talebini reddetmesi üzerine, DİLİPAK KONUYU YENİDEN YARGITAY'A TAŞIDI."

Abdurrahman Dilipak'la ilgili olarak yayınlanan Yeni Akit sitesindeki İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ni konu alan haberin linki şu:
www.habervaktim.com/haber/316540/dilipak-hak-aramada-bir-ilki-basardi.html Bu belge, sadece 4. Asliye Hukuk Mahkemesi için kanı uyandırmakla kalmayıp 10. Asliye Hukuk Mahkemesi için de uygun...

Yargıtay, yerel mahkemenin hukuka, hukuk felsefesine aykırı kararını onaylarsa, içimden gelmese, Türkiye'nin itibarını yaralayacak olsa bile, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açmak zorunda kalacağım. Bu hukuk mücadelesini yalnızca AİHM'nde bırakmayarak, uluslararası sanat hareketine de davayı mal etmek için, her yıl en az on kez çıktığım yurt dışı gezilerimin programına bu davayı da hep eklemek durumunda kalacağım. Ben ki, 12 Eylül Faşizmi koşullarında haksız yere gözaltına alınıp işkence görmenin yanında, iki ay tutuklu olarak kalmama karşın, ahlâksal ve siyasal anlayışım gereği Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yurt içinde yada yurt dışında yargı sürecine dahil etmedim. Bana yapılan bu
"ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYALARI" ve bunlara bağlı olarak onlarca haksız davayla benim hayatımı karartmaya yeltenen Türk tiyatrosundan tabiî ki hesap sormak için YARGITAY nihâi kararının benim aleyhime çıkabilmesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne ısrarla dava edeceğim...

HUKUKÎ NEDENLER: 6352 Sayılı Yasa ve ilgili diğer mevzuat.

HUKUKÎ DELİLLER: Dava dosyası, Yargıtay İçtihatları, 6352 Sayılı Yasa ve diğer deliller.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıkladığım nedenlerle, T.C. İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin hukuk, içtihat, kanun, mevzuat ve Anayasa'ya aykırı olarak vermiş olduğu 24/06/2013 tarihli asıl kararın bozulmasına, hemen "BERAAT" etmeme karar verilmesini, böylelikle hukuksal bir yanlış yapılmayarak, bu haksızlığın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yansımamasını mahkemenizden arz ve talep ederim... 15/06/2013


HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ


***


YARGITAY İLGİLİ DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE

İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NA


DOSYA NO: 2010/278

YARGIÇ: NESRİN KAYA 26052
KÂTİP: MELEK KAR 96215

TEMYİZ VE SÖZLÜ SAVUNMA İSTEMİNDE
BULUNAN SANIK: HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ
DÂVÂCI: ÖMER FARUK KURHAN
VEKİLİ: Eyyüp Fırat Kuyurtar - İnan Yılmaz - Uğur Demirci Tosun

KONU: İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıçlığı'nca alınmış 14/06/2013 gerekçeli karar tarihli ve benim aleyhimdeki mahkumiyet kararı tarafıma tebliğ edilmiştir. Bu dosyanın yasal süresi içinde benim lehime karar verilmesini arz ve talep etme dilekçemin tam sunumudur.

ZAMANDİZİNSEL AÇIKLAMALAR:

1 - Burak Caney adlı sanal bir kişi olmasına karşın, tiyatro dünyasını en az, tıpkı Ömer Faruk Kurhan kadar bilen biri, İnternet ortamının henüz denetim altına alınamadığı ve 4 Mayıs 2007 tarihinde TBMM'de kabul edilerek 23 Mayıs 2007 Çarşamba günkü 26530 Sayılı Resmî Gazete'de yayınlanabilen 5651 Sayılı "İN­TER­NET  ORTAMIN­DA YA­PI­LAN YAYIN­LA­RIN DÜZENLENME­Sİ VE BU YA­YIN­LAR YO­LUY­LA İŞ­LE­NEN SUÇLAR­LA MÜ­CA­DE­LE EDİL­ME­Sİ HAKKIN­DA KA­NUN" içeriği metninin toplumsal olarak içselleştirilmediği süreçte,
"BİRİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" tanılamasında bulunduğum bir kampanyayı bana ve benimle birlikte Coşkun Büktel'e karşı başlattı. Burak Caney adlı sanal kişinin IP'si saptanırsa, bu şahsın Ömer Faruk Kurhan veya arkadaşları, belki, daha sonra düzenlenecek
"İKİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyicisi Adnan Tönel, Ahmet Ertuğrul Timur, Arif Akkaya, Atsız Karaduman, Aysel Kurhan, Ayşegül Bayduz, Ayşe Kilimci, Ayşe Lebriz Berkem, Beki Haleva, Bülent Sezgin, Cüneyt İngiz, Cüneyt Yalaz, Çiğdem Erken, Deniz Atam, Dilek Türker, Erhan Gökgücü, Erhan Tığlı, Ezgi Besen, Fırat Güllü, Genco Demirer, Genco Erkal, Gılman Kahyaoğlu Peremeci, Gökhan Akçura, Gülhan Avşar Demirkanlı, Gürol Tonbul, Hakan Gerçek, Haluk Işık, Hasan Anamur, Hasan Erkek, Hülya Nutku, Hüseyin Köroğlu, İsmail Can Törtop, Levent Çağlayan, Kaan Erkam, Kemal Kocatürk, Kerem Kurdoğlu, Kenan Işık, Mehmet Ali Kaptanlar, Mehmet Bozkır, Mehmet Ergen, Mehmet Nurkut İlhan, Mehmet Tekkanat, M. Ergün Işıldar, Metin Boran, Muhsin Kayar, Murat Atak, Murat Karasu, Mustafa Şükrü Demirkanlı, Nalan Özübek, Naşit Özcan, Nihal Kaplangı, Nihal Kuyumcu, Nurhan Tekerek, Orçun Masatçı, Orhan Aydın, Orhan Kurtuldu, Osman Wöber, Özdemir Nutku, Ragıp Ertuğrul, Savaş Aykılıç, Seyhan Erözçelik, Sıla İlyasoğulları, Şebnem Köstem, Tamer Levent, Tuncay Özinel, Tuncer Cücenoğlu, Ümran İnceoğlu, Üstün Akmen, Yaşam Kaya, Yiğit Sertdemir, Yusuf Eradam, Yücel Erten, Zafer Gecegörür olduğu yada oldukları görülebilecektir...

2 - Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, 1100 KİŞİLİK ARKADAŞ GRUBU ile birlikte, Mayıs 2009 tarihinde, tiyatro yazarı Coşkun Büktel ve bana karşı korkunç iğrenç bir "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyerek yürüttü... (www.coskunbuktel.com/lincimzacilari.htm)

Davacı Ömer Faruk Kurhan, 1100 KİŞİLİK ARKADAŞ GRUBU ile birlikte düzenlediği bu "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" ile bana maddi - manevi olarak gayet büyük kayıplar verdirebildi. Bakınız:
www.bulunmaz.com/4/post/2012/11/fire-in-our-head-office.html
http://tiyatroyun.blogspot.com/2012/05/hilmi-bulunmaz-bahcesinde-gecirdigi.html Ayrıca: Fransa / Mulhouse’da yaşadığım soygun ile ilgili Fransız güvenlik birimlerinden aldığım bir tutanak bilgisi sunuyorum:
"ATTESTATION DE DECLARATION DE DEPOT D'UNE PLAINTE CONSECUTIVE UNE INFRACTION"

3 - Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, 1100 KİŞİLİK ARKADAŞ GRUBU ile birlikte düzenlediği bu "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecine karşı, doğaçlama olarak bir video konuşması yaptım. Bu video konuşması, tamamıyla eleştiri hakkı kapsamında yapılmış ve anayasal, yasal sınırlar içerisindedir. Lütfen bakınız: http://vimeo.com/5361122

4 - Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, videoyu hemen kaldırmam isteği ile, benimle yaptığı telefon görüşmesinde, hiç de nazik olmayan, tehdit edici bir dil kullandı. Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan'ın tehdit edici bir ruh yapısında olduğunu algılamak için, sadece şu linki tıklayabilirsiniz:
www.coskunbuktel.com/tehditsayfasi.htm Bu belge, kanaat oluşturur!

5 - Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, düzenlediği "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecindeki ve işbu telefon görüşmesindeki korkusuz tavrımı görünce, bu kez, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak çaresizce benden "DAVACI VE ŞİKÂYETÇİ" olmuştur...

6 - Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, vekillerinin yargıyı etkileme gücü sayesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu Savcısı Sayın Nurten Altınok'u etkileyerek, benim aleyhime 29 Aralık 2009 tarihinde bir iddianame hazırlatarak, bir "KAMU DÂVÂSI" başlatabilmişlerdir.

7 - Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, avukatlarının yasaları kişisel çıkar sağlamak, müvekkil pazarını artırmak düşüncesi itkisiyle 30 Mart 2010 tarihinde ilk duruşması yapılan İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nde güçlü bir yanılsama oluşturarak, davanın ilk etabının benim aleyhime doğru evrilmesini sağlamak için büyük bir çaba harcamışlardır... Ancak, Sayın Yargıç Metin Çelik, hukukun üstünlüğü ilkesiyle hareket ederek, avukatların meslekî hırsına kesinlikle kapılmayarak, duruşmaları, adil, evrensel ve nesnel hukuktan yana sürdürmeyi rahatça başarabilmiştir.

8 - Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, çok haksız yere beni suçladığı için İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki en son duruşma tarihi 18 Ekim 2011'de benim "BERAAT" etmemi içine hiç sindirememiştir... Böylece vekilleri İnan Yılmaz ve Uğur Demirci Tosun sayesinde Yargıtay'a giden Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, diğer yandan da, bu manevi tazminat davasını, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki davayla ilişkilendirip, işine gelmediğinde uzak tutmaya özen göstererek, avukatlarının meslek bilgisi sayesinde, durumu lehine çevirmek için büyük çaba harcamıştır. Bu arada, İnternet'te benimle ilgili yazılar yazmayı hâlâ sürdürmüştür.

9 - Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, 2 Temmuz 2012 Pazartesi günü TBMM'de kabul edilip, 5 Temmuz 2012 Perşembe günü hemen Resmî Gazete'te yayınlanarak yürürlüğe girebilen 6352 Sayılı Yasa'nın Geçici 1. Maddesi'nden de çok büyük rahatsızlık duyduğu için, ikide bir benim hakkımda savcılığa suç duyurusunda bulunma delâletine kalkışmıştır.

Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, onun yetersiz avukatları Eyyüp Fırat Kuyurtar, İnan Yılmaz ve Uğur Demirci Tosun'un, hayatta yalnızca bir tek tutkuları vardır: "BENİ MUTLAKA MAHKÛM ETTİRMEK." T.C. İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin adalete, hakka, hukuka, kanuna, mevzuata, tüzeye, yasaya gayet aykırı bir biçimde sürdürerek sonuçlandırdığı 2010/278 dosya numaralı dava incelendiğinde derhal görülecektir ki, adını andığım mahkemenin Sayın Yargıç'ı, ne İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ne sunulan "BİLİRKİŞİ RAPORU" metnini önemsemiş ve ne İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi Sayın Yargıcı Metin Çelik'in verdiği nesnel yasal kararı içselleştirmiş, en önemlisi, ne 6352 Sayılı Yasa'nın ilgili maddelerini özellikle de Geçici 1. Maddesi'ni ciddiye almıştır... Benim okur-yazar olmam, giyimime pek özen göstermemem, avukatlara karşı son derecede haklı ve sert davranmam, Sayın Yargıç'ın sorularına gayet net ve ikirciksiz yanıtlar vermem nedeniyle olsa gerek, benim hiç de hak etmediğim bir karar verilmiştir. Sayın Yargıç, tabiî ki, belli bir kanaate varıp, vicdanen rahat bir karar verme hakkına sahiptir. Ne var ki, yukarıda sıraladığım nesnel ve somut hukuksal çıkarsamalar, sonuçlar ortalık yerde bir elmas damlası gibi dururken, tiyatro sanatına hayatım boyunca karşılıksız emek harcayan bir insan olmamın dışında, tiyatro sanatından maddi-manevi çıkar elde etmek için musallat olmuş Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan'dan yana bir hüküm kurmak, bence, en hafif deyimiyle, benim hukuka olan güvenimi olağanüstü sarsmıştır.

10 - Dâvâcı Ömer Faruk Kurhan, tam tamına üç yıldır sürdürülen İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki ibretlik olan davaya o kadar fazla güveniyordu ki, neredeyse hiçbir duruşmaya gelmeyerek, vekilleri Eyyüp Fırat Kuyurtar ile Uğur Demirci Tosun'u gönderiyordu. Ben, her ne kadar, Yeni Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak'a karşı hukuk dışı davranmış olsa bile, işte tam da bu nedenle, her duruşmaya büyük bir tedirginlik içinde katılmamla birlikte, "ADALETE VE HUKUKA GÜVENİYORUM" sözünü şiar edinmiş ve aynen şöyle söylemiştim:

"BEN ADALETE VE HUKUKA GÜVENİYORUM. KARARINIZA UYACAĞIM." (Lütfen bakın: Son duruşma tutanağı)

Ancak, ne yazık ki, gazeteci - yazar Abdurrahman Dilipak'la ilgili olarak Yeni Akit Gazetesi'de yayınlanan ve aşağıda linkini verdiğim haberdeki tadımlık metin bile, İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi kararlarının sağlamlığı konusunda bende sürekli kuşku oluşturuyor. Abdurrahman Dilipak'la ilgili haberden delil olsun düşüncesiyle tadımlık sunuyorum:

"AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ'nin önerdiği dostane çözüm ile Şişli Terakki Vakfı'nın lehine verilen tazminatı devletten alan Dilipak, Mayıs 2011'de kendisi hakkında mahkumiyet kararını veren İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'ne başvurarak, yargılamanın yenilenmesini istedi. Kararı veren hakime E. Göksun Özçelik hakkında HSYK'ya suç duyurusunda da bulunan Dilipak, kendine AİHM tarafından ödetilen tazminatın; kararı veren yargıç ve Yargıtay üyelerinden tahsilini istedi. İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'nin yargılamanın iadesi talebini reddetmesi üzerine, DİLİPAK KONUYU YENİDEN YARGITAY'A TAŞIDI."

Abdurrahman Dilipak'la ilgili olarak yayınlanan Yeni Akit sitesindeki İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ni konu alan haberin linki şu:
www.habervaktim.com/haber/316540/dilipak-hak-aramada-bir-ilki-basardi.html Bu belge, 4. Asliye Hukuk Mahkemesi için kanı uyandırır.

Yargıtay, yerel mahkemenin hukuka, hukuk felsefesine aykırı kararını onaylarsa, içimden gelmese, Türkiye'nin itibarını yaralayacak olsa bile, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açmak zorunda kalacağım. Bu hukuk mücadelesini yalnızca AİHM'nde bırakmayarak, uluslararası sanat hareketine de davayı mal etmek için, her yıl en az on kez çıktığım yurt dışı gezilerimin programına bu davayı da hep eklemek durumunda kalacağım. Ben ki, 12 Eylül Faşizmi koşullarında haksız yere gözaltına alınıp işkence görmenin yanında, iki ay tutuklu olarak kalmama karşın, ahlâksal ve siyasal anlayışım gereği Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yurt içinde yada yurt dışında yargı sürecine dahil etmedim. Coşkun Büktel'le bana karşı yapılan "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYALARI" ve bunlara bağlı olarak onlarca haksız davayla benim hayatımı karartmaya yeltenen Türk tiyatrosundan tabiî hesap sormak için YARGITAY nihâi kararının benim aleyhime çıkabilme olasılığında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne ısrarla dava edeceğim...

HUKUKÎ NEDENLER: 6352 Sayılı Yasa ve ilgili diğer mevzuat.

HUKUKÎ DELİLLER: Dâvâ dosyası, Yargıtay İçtihatları, 6352 Sayılı Yasa ve diğer deliller.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıkladığım nedenlerle, T.C. İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin hukuk, içtihat, kanun, mevzuat ve Anayasa'ya aykırı olarak vermiş olduğu 14/06/2013 tarihli asıl kararın bozulmasına, hemen "BERAAT" etmeme karar verilmesini, böylelikle hukuksal bir yanlış yapılmayarak, bu haksızlığın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yansımamasını mahkemenizden arz ve talep ederim... 15/07/2013


HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ


***


YARGITAY İLGİLİ DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE

İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi Aracılığıyla

KARŞIYAKA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NE


"T.C. KARŞIYAKA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ"nin "GEREKÇELİ KARAR" üst başlığı ile tarafıma göndermiş olduğu:


ESAS NO: 2012/597
KARAR NO: 2013/349

HÂKİM: EMİNE HALMAN ÇETİN 31918
KÂTİP: TUĞBA ŞENGÖNÜL 126075

TEMYİZ İSTEMİNDE
BULUNAN SANIK: HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ
DÂVÂCI: SEVAL DENİZ KARAHALİLOĞLU
DÂVÂ: TAZMİNAT
DÂVÂ TARİHİ: 25/12/2012
KARAR TARİHİ: 04/07/2013
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 05/07/2013

KONU: Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıçlığı'nca yazılmış 05 Temmuz 2013 asıl karar tarihli ve benim aleyhimdeki mahkumiyet kararı tarafıma tebliğ edilmiştir. Bu dosyanın yasal süresi içinde benim lehime karar verilmesini arz ve talep etme dilekçemin bir sunumudur...

1 - 2 Temmuz 2012 tarihinde kabul edilip, 5 Temmuz 2012 tarihinde Resmî Gazete'de yararlanarak yürürlüğe girin 6352 Sayılı Yasa'nın "GEÇİCİ MADDE 1- (1)"i aynen şunu emreder:

"31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı;

a) Soruşturma evresinde, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine


b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine,


c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine karar verilir."


2 - Seval Deniz Karahaliloğlu'nun kendisine karşı suç işlediğimi iddia ettiği ve Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin "GEREKÇELİ KARAR" metnindeki "GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ" bölümünün daha ilk başındaki şu somut durum gözlerden kaçmış ve/ya kaçırılmıştır:

"Dâvâcı vekili mahkememize verilen 25/12/2012 havale tarihli dâvâ dilekçesi ile; müvekkilinin serbest gazeteci yazar olduğunu, dâvâlının İnternet üzerinde http://tiyatroyun.blogspot.com adresinde bulunan blog sitesi ile 'Türkiye'nin Tek Sosyalist Tiyatro Sitesi' başlığı altında çeşitli yazılar, yayınlar ve olaylar hakkında eleştirileri ve görüşlerini gerek yazı ile gerekse video kayıtlarında yaptığı konuşmalar ile yayınladığını, müvekkilinin dâvâlıyı şahsen tanımamakla birlikte, bu şahsın varlığından kendisinin "Tiyatro... Tiyatro... Dergisi"nde yayınlanan bir yazısı hakkındaki eleştiri sınırlarını aşan http://tiyatroyun.blogspot.com/2011/05/sosyalist-sanatc-hilmi-bulunmaz-linc9804.html ve http://vimeo.com/24346614 kayıtlı video ile habedar olduğunu, bunun üzerine Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulduğunu, sonradan Karşıyaka 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nde açılan kamu dâvâsında 2012/289 esas 2012/1119 karar sayılı 22/06/2012 tarihli ilâmı ile dâvâlı Hüseyin Hilmi Bulunmaz'ın mahkûmiyetine karar verildiği, karar kesin hüküm olmasına rağmen dâvâlı tarafından temyiz edildiği..."

a) http://tiyatroyun.blogspot.com/2011/05/sosyalist-sanatc-hilmi-bulunmaz-linc9804.html adres çubuğundaki "2011 YILI" ve "05 AYI" (Mayıs) ayı ibareleri, herhangi bir web bilirkişi raporu gerektirmeyecek kadar açıktır. Yani "SUÇ" 2011 yılında işlendiği için 6352 Sayılı Yasa kapsamındadır. Yasadışı ceza uygulanmıştır.

b) Yukarıda linki verilen video da, yine 2011 yılında yayınlanmıştır.

c) Hem Karşıyaka 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki iki dâvâda ve hem de Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki bu dâvâda, 6352 Sayılı Yasa'ya muhalefet edildiğini, bu yasaya karşı çıkarak, yasadışı bir işlemce yapıldığını sürekli olarak vurgulamama karşın, Türkiye Cumhuriyet Adalet Bakanlığı dışında, bir başka, alternatif bir "ADALET BAKANLIĞI" varmış gibi hareket edilmiştir.

d) Yukarıda çok kısaca değindiğim nedenleri göz önünde bulundurup, Karşıyaka 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki her iki dâvâ dosyasıyla birlikte, Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi dâvâ dosyası incelendiğinde, bana, sadece Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolu gösterilmektedir. Ancak ben, AİHM kurumunu siyasal ve yasal nedenlerle bir türlü içime sindiremediğim için, bu yola istemeye istemeye yönelmek zorunda kalıyorum. Bu durum da, benim "emek milliyetçiliği" anlayışımı örseliyor. Ne var ki, başa gelen çekilir...

3 - Sayın Yargıtay Dairesi karar verirken, benim hakkımda açılmış ve daha sonra benim karşıtlarıma karşı açmış olduğum onlarca, (belki) yüz kadar dâvânın dosyalarını incelemelidirler. Çünkü, bu dâvâ, tekil, tikel, öznel bir dâvâ değil, çoğul, tümel, nesnel bir dâvâdır. Bu dâvâ hakkında karar verilirken, sadece huhuk, yalnızca yasa kavramları değil, aynı zamanda ve bunlara bağlı olarak, sanat hukuku, estetik yasa da kuramsal olarak irdelenmelidir. Vereceğiniz ciddî ve önemli karar, tarihsel ve toplumsal boyutuyla birlikte, tiyatro kamuoyu başta olmak üzere, entelektüel camianın yüzünün aldığı ifadeye yön verecektir.

SONUÇ VE İSTEM: Ekteki pasaport fotokopi çıktılarında da görülebileceği gibi, her yıl en az on kez ülke dışına çıkmak zorundayım. Bu durumu da göz önünde bulundurarak, benden yazılı ifade alma yoluna gidilebilir. Bu olası değilse, sözlü olarak ifade de bulunmak üzere, Yargıtay Dairesi'nde bulunmak istiyorum. Mevzuat elverirse, bu, benim için hayatî bir durum. Çünkü, uzun yıllardır benim sanatsal ifade olanaklarımı ilga ve imha eden "DÂVÂCILAR"(?!), benim hakkımda müthiş derecede büyük bir dezenformasyon yaydıkları için, savcıların ve yargıçların dikkatsiz  karar vermelerine neden olabiliyorlar. Ben, herhangi bir, hattâ hiçbir avukata asla ve kesinlikle güvenmediğim için, tek başıma gelip, ifade vermek istiyorum. Benim İnternet sitemi izlemek zorunda bulunmak görevine sahip olmasanız da, www.tiyatroyun.blogspot.com adlı İnternet sitemde, sürekli olarak ülke dışına çıkış tarihlerini yayınlıyorum. Ancak, Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında yurtdışına çıkışlarım çok azalıyor. Gereğinin yapılması için, 6352 Sayılı Yasa'nın ilgili maddesini mercek altına alınmasını saygılarımla arz ve talep ederim. 22/10/2013


HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ


***



YARGITAY İLGİLİ DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE

T.C.
İSTANBUL
35. SULH CEZA MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NA


DOSYA NO: 2013/311 Esas

KARAR NO: 2013/558

KONU: Gülhan Avşar Demirkanlı adlı şahsın, adalete, hakka, hukuka, kanuna ve de mevzuata aykırı bir biçimde açtırdığı "KAMU DÂVÂSI" sürecinin yeniden ele alınarak ve 1100 kişilik "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" ile birlikte ilişkilendirilerek değerlendirilmesi istemi.

1 - Sayın Gülhan Avşar Demirkanlı, sahibesi olduğu Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt ve İstanbul Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin ve Kocaeli Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Çevik ve saydığım bu kişilerden önce bu kurumlarda bulunan kişiler üzerinde nüfuz kullanıp 1100 kişilik "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyerek bu kampanyayı 2009 yılında kendi dergisinde yayınlayarak, "BASIN YOLUYLA HAKARET SUÇU" işlemiştir. Böylece DT Genel Müdürü Mustafa Kurt ve İBBŞT Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin ve de KBBŞT Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Çevik mutlaka dinlenilmelidir.

2 - Sayın Yargıç Füsun Alca "neden - sonuç ilişkisi" ve "diyalektik hukuk" mantığını gözardı ederek, benim hakkımda açılabilen bütün "KAMU DÂVÂSI" süreçlerini, hep benim aleyhime sonuçlandırarak, nesnel yargılama anlayışına aykırı davranmıştır... Sayın Gülhan Avşar Demirkanlı'nın yanı sıra, Kemal Aydoğan, Mustafa Şükrü Demirkanlı ve Nihat Haluk Bilginer adlı şahısların lehine ve benim aleyhime olarak karar verebilen İst. 35. Sulh Ceza Mahkemesi Sayın Yargıcı Füsun Alca, "SOMUT BİLİRKİŞİ RAPORU" ile yargılamayı nesnelleştirebilmek yerine, öznel duygularla hareket edip hukuka aykırı karar verebilmiştir.

3 - Benim hakkımda, adalete, hakka, hukuka, kanuna, mevzuata aykırı bir bağlamda verilen "sorunlu karar"ın "Sayın Yargıtay" tarafından bozulmasını arzu ediyorum... Eksik, hatâlı ve hattâ yanlış olarak verilen "bu karar"ın da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitmeden "Sayın Yargıtay" tarafından âdil bir biçimde sonuçlandırılmasını diliyorum...

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda yalnızca üç madde hâlinde özetlediğim nedenlerle, adaletsiz, haksız, hukuksuz, kanunsuz bir biçimde verilen kararın düzeltilebilmesini saygılarımla arz ve talep ederim. 19/11/2013


HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ


***


YARGITAY İLGİLİ DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE

T.C.
İSTANBUL
ANADOLU 40. SULH CEZA MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NA


DOSYA NO: 2013/854 Esas


KONU: Sayın Yargıç Ali Çetin'in adalet duygusunu altüst etmiş, hukuk dışı ve kanuna aykırı kararına karşı çıkarak işbu insafa ters düşen yanlış kararı nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin "AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ"nde yargılanmaması adına "YARGITAY İLGİLİ DAİRESİ" makamına yapılmış hukukî ve tarihî uyarı metni...

AÇIKLAMALAR:


1 - Bu dâvâ dosyasında müşteki olarak bulunan Avukat Süleyman Anıl, Kemal Aydoğan, Haluk Bilginer, Oyun Atölyesi'nin vekili olarak, benim karşıma geçtiği "bütün dâvâ duruşmaları"nda, adalete, hakka, hukuka, içtihada, kanuna, mevzuata karşı bir hınç ve hırsla bezenerek, avukatlık mesleğinin gerektirdiği nesnel ve somut davranışlar geliştirmek yerine, öznel ve soyut düzeye düşerek, adalet duygusunun sarsılmasına neden olmuştur. Av. Süleyman Anıl'ın müvekkilleri Kemal Aydoğan ve Haluk Bilginer'in sahibi olduğu Oyun Atölyesi başta olmak üzere, 1100 kişilik bir kitle ve birçok tiyatro kuruluşu benim hakkımda "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" başlattı, hâlâ sürdürüyor...

HAPSE KONU OLAN VE 6352 SAYILI YASA KAPSAMINDA ASLA HİÇBİR SUÇ İÇERMEYEN 20 NİSAN 2011 TARİHLİ VİDEOYU İZLEYİNİZ: www.youtube.com/watch?v=oVfyVfbY7Qs

2 - Başta İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi olmak üzere, Av. Süleyman Anıl'ın vekillik yaptığı tüm dâvâ dosyaları ayrıntılı incelenip, bana karşı alenen tehdit savurduğu dosyada ayrıntılı bir dille anlatılan işbu "tehdit tavrı", İstanbul Adalet Sarayı kameralarından, tanığım Mesut Alptekin ve diğer tanık olabilecek kişilerin anlatımlarından yola çıkıp incelenirse, benim "sanık" değil, Avukat Süleyman Anıl'ın "sanık" olması ve benim "hükümlü" değil, Süleyman Anıl'ın "hükümlü" olması gerekirliği ortaya çıkacaktır... Beni "tehdit" ettiğine dâir somut delilleri sunmama karşın, ne yazık ki, "Adalet Bakanı Adına" karar veren yargıç, İstanbul Kadıköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Sayın Ahmet Tayfun Balyemez beyi, benim yanımda çalışan "basit biri" göstermiştir. Bu durumun düzeltilmesi için yoğun çaba harcamama karşın, "koskoca bir savcı"nın, benim yanımda çalışan basit biri olarak ısrar ve inatla dayatılması, Türkiye'nin "hukuk haritası"nın garipliğine somut bir işârettir. Yargıtay ve/ya AİHM anlar...

HAPSE KONU OLAN VE 6352 SAYILI YASA KAPSAMINDA ASLA HİÇBİR SUÇ İÇERMEYEN 20 NİSAN 2011 TARİHLİ VİDEOYU İZLEYİNİZ: www.youtube.com/watch?v=oVfyVfbY7Qs

3 - Türkiye'nin her alanında olduğu gibi, tiyatro alanında da "güvenleri" suistimal edip, benim, halkın ve tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergileri çarçur edenler oluyor... Bunların başında da, Tiyatro... Tiyatro... Dergisi geliyor daima. İşbu derginin sahibesi Gülhan Avşar Demirkanlı ve yine bu derginin Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mustafa Şükrü Demirkanlı, hem Süleyman Anıl'ın arkadaşları ve hem de "dâvâ arkadaşları" olarak tanınırlar. Örnekse "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı, işbu yargılamanın dördüncü (en son) duruşmasına katılarak, kendisiyle birlikte eşi Gülhan Avşar Demirkanlı'nın ilgili dâvâ dosyalarını Süleyman Anıl'ın dikkatine sunmuştur kanısındayım... İlgili dâvâ dosyasında dosya numaraları bulunan dâvâlar, Yargıtay sürecinde bulunmasına karşın Av. Süleyman Anıl, Yargıtay süreci kısmını bilerek atlayarak Sayın Yargıç Ali Çetin'i etkilemiş ve böylelikle, zâten tartışmalı olan Türk Ceza Kanunu'nun 125. Maddesi'ndeki muallâk durumlardan yararlanıp, benim büyük bir ceza almama yardım ve yataklık etmiştir!...

HAPSE KONU OLAN VE 6352 SAYILI YASA KAPSAMINDA ASLA HİÇBİR SUÇ İÇERMEYEN 20 NİSAN 2011 TARİHLİ VİDEOYU İZLEYİNİZ: www.youtube.com/watch?v=oVfyVfbY7Qs

4 - Benim, halkın ve tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle beslenen Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Tiyatroları ve Şehir Tiyatroları'ndan usûlsüz reklâm (PARA) aldığı için daima eleştirdiğim, bu yüzden bana karşı "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyen Gülhan Avşar Demirkanlı ile asılsız ihbarcı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın Tiyatro... Tiyatro... Dergisi, şu dâvâlardan yargılanıyor:

İSTANBUL 2. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2012/663
İSTANBUL 2. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/523
İSTANBUL 8. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/843
İSTANBUL 12. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/664
İSTANBUL 22. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/551
İSTANBUL 27. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2012/943
İSTANBUL 24. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ - 2013/201
İSTANBUL 40. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ - 2023/399
İSTANBUL 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2012/481
İSTANBUL 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2013/423
İSTANBUL 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2013/205
İSTANBUL 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2013/230
İSTANBUL 24. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2013/205

Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin yönlendirdiklerinin dâvâları:


İSTANBUL 1. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2010/8930
İSTANBUL 2. SULH CEZA MAHKEMESİ
İSTANBUL 3. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2010/8
İSTANBUL 7. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2011/217
İSTANBUL 12. SULH CEZA MAHKEMESİ
İSTANBUL 15. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2012/899
İSTANBUL 27. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/166
İSTANBUL 28. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2011/469
İSTANBUL 35. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2011/3131
İSTANBUL 35. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2011/3218
İSTANBUL 35. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/268
İSTANBUL 35. SULH CEZA MAHKEMESİ
İSTANBUL 9. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ -2010/337
İSTANBUL 9. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ - 2010/445
İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ -  2010/278
İSTANBUL 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 2013/400
İSTANBUL 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2012/650
İSTANBUL 20. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2013/167
İSTANBUL 25. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2013/78
KADIKÖY 1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ - 2010/236
ANADOLU 40. SULH CEZA MAHKEMESİ -  2013/854
KARŞIYAKA 3. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2012/289
KARŞIYAKA 3. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2011/536
KARŞIYAKA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2012 / 597
TRABZON 3. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2012/256
MANİSA SOMA SULH CEZA MAHKEMESİ -  2011/578

Ayrıca karşılıklı olarak onlarca soruşturma (Bâzı örnekler):

DEMİRKANLI'NIN HAKKIMDA YAPTIĞI "ASILSIZ İHBAR":
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu - Soruşturma No: 2013/72962 - Karar No: 2013/30165)

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI - 2013/53606

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI - 2013/58063
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI - 2013/72343
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI - 2013/88004
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI - 2013/102971
ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI - 2013/75791

HAPSE KONU OLAN VE 6352 SAYILI YASA KAPSAMINDA ASLA HİÇBİR SUÇ İÇERMEYEN 20 NİSAN 2011 TARİHLİ VİDEOYU İZLEYİNİZ: www.youtube.com/watch?v=oVfyVfbY7Qs

5 - Sayın Yargıç Ali Çetin, 6352 Sayılı Yasa'yı asla ve kesinlikle ciddiye almayarak, bu yasanın, TCK'nun 125. Maddesi'ndeki aşırı muallâklığı iyileştirme yönünde atılmış bir karar olduğunu göz ardı ederek, hatâlı ve yanlış bir karara imza atıp, olağanüstü talihsiz bir hukuk dışı kararı dayatmıştır. Yargıtay ve/ya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tabiî ki, bu adil olmayan karara tepki göstererek, hukukun üstünlüğü ilkesini hayata geçirip, zinhar suç işlememiş bir sanatçının onurunu tesis etme şansını yakalayarak, ülkemizin dış ülkelerdeki yüzünü de ağartacaktır.

HAPSE KONU OLAN VE 6352 SAYILI YASA KAPSAMINDA ASLA HİÇBİR SUÇ İÇERMEYEN 20 NİSAN 2011 TARİHLİ VİDEOYU İZLEYİNİZ: www.youtube.com/watch?v=oVfyVfbY7Qs

6 - Kemal Aydoğan, Nihat Haluk Bilginer ve Oyun Atölyesi'nin bana ve Devlet Tiyatroları'na karşı başlatıp, sürdürdüğü düşmanca ve saldırgan yasal ve yasal olmayan tüm davranış ve tavırlar iyice incelenebilmelidir.

HAPSE KONU OLAN VE 6352 SAYILI YASA KAPSAMINDA ASLA HİÇBİR SUÇ İÇERMEYEN 20 NİSAN 2011 TARİHLİ VİDEOYU İZLEYİNİZ: www.youtube.com/watch?v=oVfyVfbY7Qs

7 - "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı ile Ömer Faruk Kurhan, Prof. Dr. Özdemir Nutku'nun "Theope" oyunu yazarı Coşkun Büktel ve bana karşı başlatıp, sürdürdüğü düşmanca ve saldırgan yasal ve yasal olmayan bütün olumsuzluklar mercek altına alınabilmelidir!...

HAPSE KONU OLAN VE 6352 SAYILI YASA KAPSAMINDA ASLA HİÇBİR SUÇ İÇERMEYEN 20 NİSAN 2011 TARİHLİ VİDEOYU İZLEYİNİZ: www.youtube.com/watch?v=oVfyVfbY7Qs

8 - Kışkırtıcı, Türkiye tiyatrosunu hızla, hem de şimşek hızıyla çürüten iğrenç "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" imzacılarından biri ve/ya birileri olduğu kanısında bulunduğum Burak Caney'in toplumsal ve tiyatral kimliği mutlaka incelenip irdelenmelidir!

HAPSE KONU OLAN VE 6352 SAYILI YASA KAPSAMINDA ASLA HİÇBİR SUÇ İÇERMEYEN 20 NİSAN 2011 TARİHLİ VİDEOYU İZLEYİNİZ: www.youtube.com/watch?v=oVfyVfbY7Qs

9 - Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin Şubat 1991 tarihinden beri, Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan, T.C. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nden, T.C. İstanbul Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği'nden, Kocaeli Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği'nden ve diğer bütün özel ve resmî tiyatrolarından usûle aykırı biçimde almış olduğu büyük reklâm (PARA) kaynakları denetlenmeli, Basın İlân Kurumu'na sorulmalıdır!

HAPSE KONU OLAN VE 6352 SAYILI YASA KAPSAMINDA ASLA HİÇBİR SUÇ İÇERMEYEN 20 NİSAN 2011 TARİHLİ VİDEOYU İZLEYİNİZ: www.youtube.com/watch?v=oVfyVfbY7Qs

10 - Kırk iki yıllık bir tiyatro sanatçısı ve yirmi beş yıllık profesyonel bir tiyatro sahibi olmakla birlikte, dünyanın her yerinde tanınan bir şirket sahibi olarak, hiçbir çıkar gözetmeksizin yapmış olduğum karşılıksız ve özverili sanat çalışmalarımın saniye saniye bana sorulup, benim, sosyal devlet adına, yoksul halk tabakası adına ve en önemlisi tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruma adına neler yapabildiğim konusunda, Yargıtay makamında benden hesap sorulmalıdır... Her soruya yanıt vereceğime, şimdiden "kutsal bildiğim değerler" adına söz verip yemin ederim.

HAPSE KONU OLAN VE 6352 SAYILI YASA KAPSAMINDA ASLA HİÇBİR SUÇ İÇERMEYEN 20 NİSAN 2011 TARİHLİ VİDEOYU İZLEYİNİZ: www.youtube.com/watch?v=oVfyVfbY7Qs

11 - Ben, son duruşmanın yapıldığı gün, Sayın Yargıç Ali Çetin'e yazılı ve sözlü olarak, sürekli "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ" olgusundan bahsedip, örgütlü suçlulara dikkat çekerek şu metni dâvâ dosyasına konulması için verebilmiştim:


***



T.C.
İSTANBUL
ANADOLU 40. SULH CEZA MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NA


DOSYA NO: 2013/854 Esas


KONU: 5237/220 ve 5651 sayılı yasaların ilgili maddelerini anımsatma

Karşımda, basit bir kamu hukuku dâvâsı değil, "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ" dâvâsı vardır... Göz önünde bulundurulmasını saygılarımla arz ve talep ederim. 18.02.2014


HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ


EK: Ülke dışına çıkışlarımın belgesi...


***

Bana karşı başlatılan örgütlü eylemi sözle ve yazıyla dile getirip, benim İnternet ortamında taciz edildiğimi anlatmama karşın, Sayın Yargıç Ali Çetin, durumu tam karşıtına dönüştürerek, "ilginç bir hukuk faciası"na imza atıp, son duruşma tutanağına şu sözleri de rahatlıkla yazdırmıştır:

"SANIK: 'ÖNCEKİ SAVUNMALARIMI TEKRAR EDERİM. UYDURULMUŞ BİR DÂVÂDIR. BU DÂVÂNIN ÖRGÜTLÜ SUÇ VE İLETİŞİM ARACILIĞIYLA İŞLENMİŞ EYLEM OLMASININ DİKKATE ALINMASINI TALEP EDERİM. BAŞKA DİYECEĞİM YOKTUR.' DEDİ"

Beni, adaleti, hakkı, hukuku, içtihadı, kanunu, mevzuatı ve vicdanını asla ve kesinlikle dinlemeyi düşünmeyen Sayın Yargıç Ali Çetin, 6352 Sayılı Yasa'nın iyileştirici ögelerini gözardı ederek, yasanın şu anlaşılır, çağdaş, iyileştirici, yapıcı başlığını bir saniye bile duymak istememiştir:

"YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN"

Ali Çetin, bu yasayı ciddiye almayıp, "ÖZERK YARGIÇ" tipi çizmiştir:

"DÂVÂ VE CEZALARIN ERTELENMESİ

GEÇİCİ MADDE 1 - (1) 31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı;

a) Soruşturma evresinde, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine,


b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine,


c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine,

karar verilir.

(2) Hakkında kamu davasının açılmasının veya kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilen kişinin, erteleme kararının verildiği tarihten itibaren üç yıl içinde birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç işlememesi hâlinde, kovuşturmaya yer olmadığı veya düşme kararı verilir. Bu süre zarfında birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç işlenmesi hâlinde, bu suçtan dolayı kesinleşmiş hükümle cezaya mahkûm olunduğu takdirde, ertelenen soruşturma veya kovuşturmaya devam olunur.


(3) Mahkûmiyet hükmünün infazı ertelenen kişi hakkında bu mahkûmiyete bağlı olarak herhangi bir hak yoksunluğu doğmaz. Ancak bu kişinin, erteleme kararının verildiği tarihten itibaren üç yıl içinde birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç işlemesi hâlinde, bu suçtan dolayı kesinleşmiş hükümle cezaya mahkûm olunduğu takdirde, ertelenen mahkûmiyet hükmüne bağlı hukuki sonuçlar kişi üzerinde doğar ve ceza infaz olunur.


(4) Bu madde hükümlerine göre cezanın infazının ertelenmesi hâlinde erteleme süresince ceza zamanaşımı durur; kamu davasının açılmasının veya kovuşturmanın ertelenmesi hâlinde, erteleme süresince dava zamanaşımı ve dava süreleri durur.


(5) Birinci fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmiş olması hâlinde dahi, bu madde hükümleri uygulanır.


(6) Birinci fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı verilmiş mahkûmiyet hükmünün infazının tamamlanmış olması hâlinde bu mahkûmiyet hükmüne bağlı yasaklanmış hakların 25/5/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun 13/A maddesindeki şartlar aranmaksızın geri verilmesine karar verilir.


(7) Bu madde hükümlerine göre verilen kamu davasının açılmasının, kovuşturmanın veya cezanın infazının ertelenmesi kararları adlî sicilde bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.

(8) Bu madde hükümlerine göre kamu davasının açılmasının, kovuşturmanın veya cezanın infazının ertelenmesi kararlarının verildiği hâllerde, bu suçlar 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun erteleme ve tekerrüre ilişkin hükümlerinin uygulanmasında göz önünde bulundurulmaz."


HAPSE KONU OLAN VE 6352 SAYILI YASA KAPSAMINDA ASLA HİÇBİR SUÇ İÇERMEYEN 20 NİSAN 2011 TARİHLİ VİDEOYU İZLEYİNİZ: www.youtube.com/watch?v=oVfyVfbY7Qs

12 - Sayın Yargıç Ali Çetin, verdiği karar metninde de oldukça net, çok somut biçimde görülebileceği gibi, müthiş derecede genel, soyut bir dil kullanmayı yeğlemiştir. Özel ve somut durumlara değinmekten kaçınan Sayın Yargıç Ali Çetin, âdeta ön yargılı davranarak, hukukun üstünlüğü ilkesine dayanmak yerine, "yargıcın üstünlüğü" öznelliğine dayanarak, "duygusal bir karar" vermiştir!... Böylesine bir karara, bir insan olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, bir entelektüel olarak, önemlisi bir sanatçı olarak ve uluslararası iş yapabilen aydın ve toplumcu bir kişi olarak sonuna kadar karşı çıkıyor ve bu nedenle Yargıtay ve/ya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne güveniyorum... Sayın Yargıç Ali Çetin gibi insanlar, adaletin, hakkın, hukukun, içtihadın, kanunun, mevzuatın ve vicdanın çürüyebilmesine neden oluyorlar. Tarih ve toplum sahnesinde bunu reddetmek zorunluluğunu duyumsadığım için, hem kendi adıma ve hem de yoksul ülkem adıma gayet büyük bir üzüntü duyuyorum!...

HAPSE KONU OLAN VE 6352 SAYILI YASA KAPSAMINDA ASLA HİÇBİR SUÇ İÇERMEYEN 20 NİSAN 2011 TARİHLİ VİDEOYU İZLEYİNİZ: www.youtube.com/watch?v=oVfyVfbY7Qs

DELİLLER:

http://tiyatroyun.blogspot.com.tr/2011/08/kendisini-seni-subeye-cektiririm-diye.html

http://tiyatroyun.blogspot.com.tr/2011/08/hilmi-bulunmaz-lincci-oyun-atolyesi.html

http://tiyatroyun.blogspot.com.tr/2013/06/blog-post_3577.html

http://tiyatroyun.blogspot.com.tr/2014/01/blog-post_61.html

http://tiyatroyun.blogspot.com.tr/2014/01/bulunmaz-eline-aldg-belgeyi-okumasn_8118.html

SONUÇ VE İSTEM: Sıraladığım nedenlerle, kendi çıkarım için değil, hukukun ve ülkemin çıkarı için, yanlış karardan dönülüp "BERAAT" etmemin sağlanmasını saygılarımla arz ve talep ediyorum... 19.02.2014

HAPSE KONU OLAN VE 6352 SAYILI YASA KAPSAMINDA ASLA HİÇBİR SUÇ İÇERMEYEN 20 NİSAN 2011 TARİHLİ VİDEOYU İZLEYİNİZ: www.youtube.com/watch?v=oVfyVfbY7Qs


HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ



EKLER:

1 - "İSTANBUL 3. SULH HUKUK HAKİMLİĞİ'NE" BELGELERİ

2 - T.C. ANKARA 9. İDARE MAHKEMESİ RESMÎ BELGELERİ

3 - "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI"