14 Aralık 2014 Pazar

4 dâvânın 4'ünü de yitiren Coşkun Büktel, facebook mahkemesi kurdu!...

LİNÇÇİLER, DAVALARIMLA İLGİLİ ALÂKASIZ DEDİKODULAR ÜRETİYORLAR. İLGİLİLER DOĞRUYU ANCAK BENDEN ÖĞRENECEKLERİNİ BİLMELİ: İŞTE DAVALARIMIN BİLANÇOSU:

1) Aleyhimde kıldan tüyden gerekçelerle savcılığa yapılmış 20'ye yakın şikayet dilekçesi var. Savcılar bu şikayet dilekçelerinin yarıya yakınını henüz sonuca bağlamadı.

2) Sonuca bağladıklarının yarısından çoğuna "takipsizlik", bazen de "ek takipsizlik" kararı verdi. Yani mahkemeyi bu anlamsız şikayetlerle gereksiz meşgul ediyorsunuz anlamında "kovuşturmaya gerek yok" dedi. Mükerrer takipsizliklerin nedeni şu: Aynı suçtan iki kez yargılama olmaz kuralına rağmen, bunlardan biri, Mustafa Demirkanlı, aynı şikayetten iki kez -ya da uygun savcıyı bulana kadar- başvuru yapabiliyor. Hatta, bu Demirkanlı, aynı suçla bana karşı avukatına bile avukatın şahsı adına dava açtırabiliyor. Kendi açtığı ve takipsizlik aldığı bir davayı künyesine kendi adresini yazdırdığı bir başka arkadaşına da açtırabiliyor.

3) Bazı şikayetler savcı tarafından iki kez reddedildiği ("mükerrer takipsizlik"le sonuçlandığı) halde, beni dinlemek gereğini duymayan makamlarca dava açılmasına karar verildi. "Bence" bir şey çıkma şansı yok.

4) Mustafa bana karşı açtırdığı iki kamu davasından birini kazandı, diğerini kaybetti; yani hakaretlerin karşılıklı olduğunun saptanması sayesinde "ceza ödememe yer olmadığına" karar verildi. Kazandığı dava 4 yıl önceki ilk davaydı. Onun nelere tevessül edebileceğini tahmin edemediğim için gafil avlanmıştım. Mustafa, "Hiç Çıldırma Bre Büktel" diye bir yazı yazmış ve bu iğrenç yazıyla beni kışkırtıp çok sert bir cevap vermemi sağlamıştı. Daha sonra o yazısını silip örtbas etti ve beni savcılığa şikayet etti. Ben "tükürdüğümü yalamama" konusundaki ilkem gereği tepkilerimi ne sildim ne de inkâr ettim. Sonuçta beni hazırlıksız ve tecrübesiz yakaladığı için kışkırtmayı başardığı ve sonradan silip örtbas ettiği bir yazı sayesinde; bir başka ifadeyle, benim o yazıyı %100 kanıtlayamayışım nedeniyle, Mustafa kamu davasını kazandı (hakim beni 1300 TL adli para cezasına çarptırıp cezamı erteledi.) ama bu arada Mustafa'nın "haksız tahrik" (kışkırtma) yaptığını da hükme değilse de, karara ekledi. Bu karara dayanarak Mustafa'nın 3 yıl önce 25 bin TL tazminat talebiyle açtığı hukuk davası da, 11 Aralık 2014'de (karar metnindeki deyişle)"kısmen kabul" edildi. Mustafa, peşin ödediği 25 bin TL'nın mahkeme harcı, avukat ücreti ve mahkeme koridorlarındaki 4 yıllık yorgunluğunun karşılığı olarak benden 2500 TL tazminat alacak. (İşte karar metninin fotosu:

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=933032340048210&set=a.179782142039904.42083.100000243596367&type=1&theater

Benim bugüne dek aldığım tek para cezası işte budur. Bakmayın Mustafa'nın beni (Mayıs'tan beri linççilerden çok bana saldıran ve Mayıs'tan beri Mustafa'nın değirmenine su taşımaktan kaçınmayan ve aylardan beri ebediyen ilişimi kestiğim) eski bir arkadaşımla aynı kefeye koyarak, "lar" diye biten ahlaksızca dezenformatif şu türlü ifadelerine:"Çok sayıda ceza aldıLAR", "ölülerin arkasından konuştuLAR" "BunLARın ölülere bile saygıları yoktur."...

Şeytan diyor, yarın kalk git savcılığa; ver şunlar hakkında kırk elli tane dilekçe; açtır en az 20-30 tane dava; kazan en az yarısını; bunların hafifletici sebepleri de yok; al paralarını! Ama uğraşmaya değer mi? Adımı bunlarla yan yana yazdırmaya değer mi? Avukatlara soruyorum: değer mi?