16 Ekim 2017 Pazartesi

Doğduğunu ve yaşadığını anlamadığı için bilmeyen öykü kahramanımız!

Henüz ölmemişken kendini ölmüş hisseden biri vardı. Kendini bilmediği gibi, toplumsal ilişkileri de bilmediğinden herkesle kavga ederdi. Aslında yüreksiz biriydi... Kendisinden bir santimcik uzun birinin gölgesi yüzüne vursa, kendini en yakın uçurumdan aşağı atmak isterdi. Korkak ve ürkek biriydi... Askerlik yapamayacak kadar kısa ruhlu olduğu için bin bir çaba harcayarak subay olmayı başarmıştı ancak tüfek tutmasını öğrenemeden kendini kapı dışında bulmuştu. Hiç anlamadığı işlere bulaşmaktan başka işi yoktu ve işbu yüzden onlarca mesleği olduğunu sanıyordu. Toplumun sümüğü olduğunu anladığı zamanlarda da evlenip, boşanıyordu. O kadar çok evlenip, o kadar çok boşanmıştı ki, kendi bile kaç kez evlenip kaç kez boşandığını asla anımsayamıyordu. Toplumun sümüğü olduğunu herkes anladığında ve herkesin şimşekleri onu da eritmeye başladığında kendini dağlara ve yaylalara atmıştı. Dağlarda ve yaylalarda sincaplarla oynuyor!